Alevi toplumu yok sayılıyor, dışlanıyor, hor görülüyor, Aleviliğinden dolayı aşağılanıyor, katlediliyor. Alevi toplumu tarihten günümüze çok zorlu süreçlerden geçerek geldi. Aleviliğin gelecek bin yıllarda da yaşaması için neler yapılmalıdır? Mevcut durumdan yola çıkarsak gelecek için pek ümitli bir tablo yok. Geleceğin garanti altına alınması için en başta yapılması gerekenler nelerdir?
Herşeyden önce Alevilik inancı taşıdığı muazzam değerler bakımından ve insanlığa yaptığı katkılar bakımından bile olsa mutlaka gelecek binli yıllarda da olmalıdır. Sadece gelecek binli yıllarda değil, insanlık olduğu müddetçe Alevilikte olmalıdır. Gelecek binli yıllarda da semah dönülmeli, deyişler söylenmelidir. İnsanlık uzayda koloniler kursa da Alevilik olmalıdır. Alevilik insanlığa hayatı anlamlandırmada gereklidir.
Soruda da belirtildiği gibi Alevi toplumu sayısız katliamlar yaşamıştır. İnsanlığın tanık olduğu en vahşi kıyımlarla karşı karşıya kalmıştır. Sayılamayacak kadar çok canlar bu uğurda serlerinden vazgeçmişlerdir. Her şeye rağmen, bütün zorluklara rağmen günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. İstenilen düzeyde bir gelişim olmasa da Alevilik vardır.
Bir inanç toplumunun insanlık ailesi içerisinde ciddiye alınması, saygı duyulması, o inanca inanan insanların yaşam biçimiyle alakalıdır. Alevi inancına inanan Aleviler eğer insanlık ailesi içerisinde kabul görmek istiyorlarsa ve Aleviliğin gelecekteki kuşaklarınında inancı olmalarını istiyorlarsa; bunun gereklerini yerine getirmeleri gerekir. Bunun yolu da Aleviliği içselleştirmekten geçiyor. Söz düzeyinde bir Aleviyi kimse önemsemez. Söyledikleriyle yaptıkları arasında büyük farklar olan bir Aleviyi kimse ciddiye almaz. Kaldı ki söyledikleriyle davranışları bir bütün olmayan bir kişiyi, kişi olarak da kimse ciddiye almaz. Eğer bir inanç toplumunu temsil iddiasında iseniz o vakit daha da dikkatli olmak ve yapılan her işe atılan her adıma azami özen göstermek durumundasınız.
Alevi toplumuna önderlik iddiasında olanlar söylediklerinden çok yaşamlarıyla örnek olmalılar. Kişi en cafcaflı, tumturaklı sözleri söyleyebilir. Ancak söyledikleri ile yaptıkları arasında benzerlikler yoksa, söyledikleri kulağa ne kadar hoş gelse de bir anlam ifade etmez.
Her Alevi potansiyel bir Alevi önderidir. Herkes elbette bunun farkında değildir. Bunun farkına yalnızca Alevilik Bilincine ulaşmış kişi varır.
Nedir Alevilik Bilincine ulaşmak?
Alevilik Bilinci, genelde insanlığın tarihini özelde Aleviliğin tarihini bilmektir, yaşama bir bütün halinde anlam vermektir. Hz. Peygamberden, Hz. Alilerden, 12 imamlardan oluşan ve daha önceleri de/daha sonraları da peygamberlerin, Kamil İnsanların birer halka olduğu zincire ulaşmaktır. Bu zincire ulaşan, bu zincirin farkına varan elbette buna bir halka olma/halka ekleme gayretinde olacaktır/olmalıdır.
Aleviliğin önemli, yaşamsal olduğuna inanmaktır Alevilik Bilinci. Önemliden ziyade insanlık için gerekli olduğuna inanmaktır. Eğer gerekli olduğuna inanıyorsak neden insanlıkla buluşturmayalım? Bir Sünni Sünniliği, Budist Budistliği, Katolik Katolikliği, Ateist Ateistliği, Protestan Protestanlığı yayıyorsa ve bu inandığı inanca (inanmamak da inanmaktır, inanmamaya inanmaktır) daha çok insanın inanmasını istiyorsa neden Alevi olan inancını insanlığa tanıtmasın ve neden dünyanın bir çok coğrafyasında, mesela Güney Amerika kıtasında Brezilya da deyişler söylenmesin, semahlar dönülmesin? Bunun gerçek olabilmesi için neden çalışmayalım? Sünniler çalışıyor, Katolikler çalışıyor, Budistler çalışıyor bizler neden Alevilik için çalışmayalım?
Bütün yetmezliklere rağmen eğer hala Aleviler varsa, bunu tarih boyunca sergilenen inanılmaz direnişlere borçluyuz. Önderlerimiz, Imam Ali`ler, On iki İmamlar, Seyid Nesimiler, Hallac-ı Mansurlar, Hacı Bektaşlar, Pir Sultanlar, Bozoklu Celallere, ....borçluyuz. Sadece bizler icin değil, bütün insanlık için, insanlık onuru adına önderlerimiz birer değerdirler.
Önderlerimiz, şartlar ne kadar aleyhlerine de olsa da mutlaka bir çıkış yolu bulmuşlar ve toplumsal varlığımız devam etmiştir.
Elbette toplumsal konumumuz hak ettiğimiz noktada değil. Hala inancımıza yönelik aşağılık iftiralar, korkunç kinler mevcut. Hala varlığımızı kabul etmeyen ve fırsatını bulduğunda bizleri diri diri yakan/ yakacak olan yobaz bir zihniyet mevcut. Bütün bu olumsuzluklara rağmen bizler varız ve gelecekte de var olmamız için yapmamız gereken, toplumsal konumumuzu sorgulamak ve bunu ileriye götürecek yapısal çalışmalar yapmaktır. Kalıcı kurumsal çalışmalar ile bütün dünya coğrafyalarında tanıtım çalışmaları yapmak, sanıldığı kadar zor çalışmalar değil. Bu kurumların acil görevlerinden biri de yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi Aleviliği içselleştirmiş, Alevilik Bilincine sahip kişileri yetiştirmek olmalıdır.
Herkesin olduğu kadar bizlerinde Aleviliğimize/inancımıza/değerlerimize sahip çıkmamız, inancımızın daha çok insana ulaşmasını istememiz, daha çok insanın Alevi inancını benimsemesini istememiz biz Alevilerin en insani hakkıdır. Bunun için yapmamız gerekenlerin en başında bu inancı özümseyip içselleştirerek yaşamsal kılmamız ve böylelikle bu yaşam biçimimizle kendimizi diğer kesimlere tanıtmamız geliyor.