Her şeyden önce kendimizi yenilgiye/yenilgilere karşı moral olarak koruyacağız. Mağlubiyetler her zaman olacak. Bizler kazanmayı hedef almakla beraber, toplumumuzun ve inancımızın özgün konumundan dolayı sıkça yenilgilere uğrayıp, geçici mağlubiyetler alacağız. Bizler için yenilgi insanlık düşmanlarının amansız saldırıları değildir. Bizler bu insanlık düşmanlarının saldırılarına karşı hazırız. Ama bizleri geçici yenilgilere uğratan dost bildiklerimizdir. Tarihimiz bu tür kahpeliklerle doludur.
İmam Hasan’ı zehirleyen eşi Cude’ydi. Mervan, Muaviye zaten düşmandır. Ama insanın eşinin insanı öldürmesi çok trajiktir. Hele ki bu insan sevgili İmam Hasan ise. O Hasan ki, öylesine masum, öylesine günahsız, öylesine saf ve temiz biriydi. Ama hainler ve kahpeler, o sevgili imamı hiç acımadan katlettiler. Bilinmelidir ki, çağdaş Cude’ler çok daha tehlikelidir. İmam Hasan gibi bir ulu şahsiyete yapılan bu ihanet, bizlerin yaşadığı bu çağda -ki bu çağ çoğu değerlerin yitirildiği bir çağdır- daha da acımasız ve kurnazca olacak.
Ama bizler ne pahasına olursa olsun, insanlık değerlerini savunmaya, korumaya ve kendi şahsımızda temsil etmeye devam edeceğiz. İhanetler, kalleşliklerle mücadelede asla insani değerlerden vazgeçmeyeceğiz. Kahpeler, hainler düzeysizleştikçe, bizler On İki İmamların çizdiği o yoldan, değerlere bağlılığımızı arttırarak gitmeye devam edeceğiz.
Yani asla Cude’leşmeyip, İmam Hasan’ın yolunda yürüyeceğiz. Bu böyle biline. Tahrikler, dışlamalar, yok saymalar, katletmeler bu düzeyimizi bozmayacak. Alevi önderlerinin şahsında somutlaşan ahlâkı temsil etmeye, içselleştirmeye, uygulamaya devam edeceğiz.
Şüphesiz Alevi önderlerinin ahlâkını yaşamsal kılmakla beraber, aynı zamanda o önderlerin düşüncelerini somutlaştırıp, kendi özgül konumumuzdan kazanılan tecrübeleri de katarak kendimizi ALEVİLİK BİLİNCİ ile donatacağız. Bu bilinç ve ahlâkla yaşamımızı anlamlı kılmakla beraber, insanlığa ve insani değerlere katkı da sunmuş olacağız. Bizleri dar beyinleri ile değerlendirenler yanlış bir değerlendirme içerisinde olacaklardır. Bizi anlamak istemeyenler anlamayacaklardır. Dolayısıyla bunların bizler hakkındaki değerlendirmeleri anlamsızdır. Bizler için bir önemi yoktur. Çünkü onlar yaşama siyah-beyaz bakanlardır. Onlar başka renklerin, dolayısıyla başka doğruların olabileceğini kabullenmezler. Taktıkları at gözlükleri ile dünyayı gördükleri kadarı ile bilirler.
Bizler bütün bu sapmalara, yanlışlara düşmeden değerlere bağlılığımızı sürdürüp kazanacağız.