Gelinen aşamada artık Aleviliğin tamamen yok edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu anlaşılmadan hareketle, yok edilemeyecek Aleviliğin mümkün mertebe farklı algılamalara ve yorumlamalara sebebiyet verilecek şekilde bir sunum ortaya çıkmıştır. Aleviliği, Alevi olup da inancını asgari düzeyde bile bilmeyen ve Alevi olmayan kesimlere "tanıtmak" için bir kampanyalar dizisi yıllardır sürüyor. Bununla amaçlanan Alevi olanların kafalarını bulandırmak, muğlak ve birbirinden farklı Alevilik tanımlamaları yaparak asırların imbiğinden geçmiş olan değerlerin içini boşaltmak ve böylece kendi çıkarlarına uyan bir toplumsal kesim oluşturmaktır. Olayın özeti, bunca birbirinden farklı ve toplumun bütün kesimlerine ulaşan anlatımların nedeni bu yönlü bir programın parçasıdır. Elbette iyi niyetli bir takım düşünceler, çalışmalar yok değil. Ancak yaygın iletişim araçları kullanılmak suretiyle yürütülen çalışmaların hizmet ettiği anlayışı ne yazık ki öyle masumane bir anlayış değildir.
Bütün kuşatmalara, asimilasyona, baskılara, yok saymalara rağmen Alevilik var olmaya devam ediyor. Her ne kadar Alevilik inancına inanan Alevilerin sayısı eskiye oranla -yukarıda saydığımız olumsuzluklardan dolayı- azalmışta olsa, Alevilik varlığını sürdürüyor. Bütün olumsuzluklara rağmen, kendini inkâra zorlamalara rağmen Alevilik inancının varlığını sürdürmesi beraberinde bazı güçlerin hesaplarını yeniden yapmalarını getiriyor. Çeşitli güç odakları yok edilemeyen Alevi inanç gerçekliğini ve beraberinde toplumsal konumu kendi siyasi, ideolojik, ekonomik, çıkarlarına uygun hâle getirme çalışmaları yürütüyorlar. İşte bütün bu yaygın kitle iletişim araçlarıyla yürütülen kampanyaların ana merkezi bu güç odaklarıdır. Bu odaklar tek bir güç olmayıp çeşitli güçler olduğundan ve bu güçler arasında yerel ve global düzeyde bir çok anlamda çatışmalar olduğundan, bu çatışma Aleviler ve Alevilik boyutuyla da sürmektedir. Bütün bu birbirinden farklı Alevilik tanımlamalarının dayandığı ana nokta burasıdır. Her güç kendisine uygun bir Alevilik modeli sunuyor. İnancın esas boyutu kimsenin umurunda değil. Dikkate alınan yegane unsur, kendilerine hizmet edecek şekilde dizayn edilmiş olan unsurdur.
Sakın kimse komplo teorileri uydurduğumuzu belirtmesin. Az buçuk dünyanın ve ülkenin genel gidişatına ilgi duyan herkes bilir ki, asırların getirdiği büyük bir birikimin sahibi olan Alevi toplumuna ilgi kaçınılmazdır. Dünyanın ve ülkenin yönetiminde olan ve yönetimlerde olmak isteyenler kesinlikle Alevi toplumunu hesaba katacaklardır. Katmamak gibi bir lüksleri yoktur. Nitekim bu güçler salt Alevileri değil, Alevilerden daha az etkinliğe sahip güçleri bile dikkate almak zorundalar. Bu manada kimse belirtilenlerin boş komplo teorileri olduğunu söyleyemez.
İşte gündeme tepeden dayatılan ve alttan alta yoğun tartışmalara ve bu tartışmaların sonucunda kafa dağınıklığına yol açan söylemlerin, görüşlerin asıl sebebi, global ve yerel düzeyde süren güçler dengesinin Alevilere yansımasıdır. Aleviler arasındaki bazı söz sahibi kişiler bilerek, bazıları da bilmeyerek bu oyunun oyuncuları arasındadırlar. Bazıları çıkarları gereği -ideolojik, ekonomik- bu oyunun gönüllü sürdürücüleri olurken, bazıları da farkında olmayarak kafa bulanıklığının neticesinden dolayı oyunu sürdürüyor.
Oyun, sanıldığından çok daha büyük. Büyük ve kapsamlı olduğu için de çok ince taktik ve yöntemlerle sürdürülmektedir. Bu yüzden belirttiklerimizin ilk etapta doğru algılanmaması bizce anlaşılır bir durumdur. Ama ne olursa olsun, hangi güç en mükemmel donanıma sahip olursa olsun, kazanacak olan asırların süzgecinden süzülerek, sayısız erenlerin hizmet ettiği ve kendi şahsında temsil ettiği anlayış olacaktır. Gerçek manada Hz. Ali sevdasını katıksız yüreklerinde taşıyanların olacaktır. Her ne kadar bu anlayışa sahip olan ve inancını hiçbir biçime, gösteriye koymadan bütün sadelikleriyle yaşayanlar azınlıkta da olsa, sesleri cılız hatta hiç çıkmasa da kazanacak olan ve insanlık var oldukça yaşayacak olan, yaşaması gereken bu inanç anlayışı olacaktır. Farklı güç odakları istedikleri kadar Aleviliği basite indirgemeye çalışsınlar. Şiiliğe yamamaya, Sünniliğe eklemlemeye çalışsınlar. İstedikleri kadar kendi dar ideolojilerinin arka bahçesi olarak görsünler, istedikleri kadar ırkçı fikirlerine alet etmeye çalışsınlar. İstedikleri kadar Hz. Ali’den, Oniki İmam’lardan koparmaya çalışsınlar. Başaramayacaklardır. Aleviliği öz mecrasından çıkaramayacaklardır.
Kimse Alevi inancının zengin fikir ve kültür anlayışının bazı yerlerini kırparak kendi düşüncelerine uyarlamaya kalkmasın. Gerçek manada Aleviliği bilmek ve Alevileri tanımak isteyenler, asla Alevilik hakkında bir tane doğruya on tane yanlış ekleyerek anlatmaya çalışanlara inanmasın! Dolayısıyla "Alevilik Şiiliktir, Sünniliktir, bir yaşam biçimidir, salt bir kültür anlayışıdır, Türkçüdür, Kürtçüdür, İslam dışıdır, solculuğun ta kendisidir..." gibi bazı yetersiz, yersiz ve yanlış bilgilerle yetinilmesin. Elbette bu tür iddia sahiplerinin bazı doğruları vardır. Ancak bir doğruya on yanlış ekleniyor. Bazı kavramlar manupile ediliyor. Bu hususlar dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler dayanaksız olmaya mahkumdurlar!
Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı kafa bulanıklığı oluşturanların bir kez daha doğrularını gözden geçirmelerini salık veririz. Alevi olupd a "esas Alevilik budur" diyen ve bununla bilmeyerek de olsa bazı güçlere hizmet edenlerin, binlerce erenin asırlardır sürdürdüğü ve hizmet ettiği bu ulu YOL’u doğru sürüp sürmediklerini bir kez daha düşünmelerini salık veririz.
Gerçek YOL’u sürenlere Aşk ile!