ALEVİLİK NEDİR? Alevilik, İslamdır. Hakk-Muhammed-Ali yolunun Kırklar Meclisinde olgunlaştığı ve Oniki İmamlarla devam eden;İmam Cafer-i Sadık’ın akıl ölçüsünü rehber olarak alan, Horasan erenlerinin himmetleriyle Anadolu’ya gelen Hazret-i Pîr’le ve ulu ozanlarımızın nefesleriyle hayat bulan inancın adıdır. Alevilik inancı, hayatın amacını insanın ham ervahlıktan çıkarak insan-ı kâmil olup özüne dönmek olarak tanımlar. Bunun için de; Mürşid, Pîr ve Rehber huzurunda ikrar verilerek 4 Kapı 40 Makam aşamasından geçilir. İnancımızın uygulandığı mekân cemevidir.
MUSAHİPLİK:Hz. Muhammed ve Hz. Ali tarafından Medine/Rıza Şehrinde 622 yılında Hicret sonrası oluşturulan Musahiplik, süreç içinde 6. İmam, Cafer-i Sadık tarafından, bunun İkrar ve biçimleri yeniden dizayn edilerek, Buyruk adlı kitaba alınmıştır.
“Ölmeden önce ölünüz. Mahşer olmadan hesabınızı görünüz. Ama nasıl olmalı dersen; yani sizler hırsınızı, nefsinizi öldürün. Yani musahiptutup, onunla sırat-i mustakim üzere yola gidip malı mala, canıcana katıp , birbirine teslim olup yılda bir kez Peygamber vekili,Cebrail Hak vekili Pir’in yamacına geçtiğinde, ………… İmdi malum oldur ki, her kişi kendi akran ve emsali ve münasibiyle musahib olmak erkândır… Ve alim cahil ile musahip olmak erkan değildir; alim şahindir, cahil kargadır . Zalim ile mazlum da musahip olmak da… İmdizalim kurttur, mazlum koyundur… Sipahi ilerençber musahip tutmak erkân değildir. Zira sipahi kurttur, rençber koyundur . Ehl-i sanatlar ile avareler,evli ile bekarlar, mürşidile talip musahip olmak erkân değildir. Veyiğitlerle kocalara (çok yaşlılara) erkân değildir birlikte musahüb olmak;kocalar kıştır,yiğitler bahardır… İmdi malum oldur ki, her kişi kendiakranı ve emsaliyle musahip olmazsa tuttukları ikrarfasihtir ve hayırları kabul değildir.” (231)
Kurani Kerim’de Musahiplik için ’’Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin (232) başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur’’ (233)
Alevilik,4 Kapı 40 Makam gözü ile yaşama bakar.İlk Kapı olan Şeriat kapısı ile İslam dininde yola girilir. Şimdi Musahipliğin oluştuğu şartlara şöyle bir göz atalım. Hz. Muhammed, toplam sayıları 93 olduğu sanılan ve içinde kadınlarla kölelerin de bulunduğu bir topluluk ile beraberNisan – 16 Temmuz 622 arası Mekke’den Medine’ye (Yesrib) göç ediyor. Medine’de o sıralar çoğu da bir birleri ile kavgalı olan yaklaşık 200 kabile ve pek çok farklı inançtan insanlar bir arada yaşıyorlar. Hz. Muhammed orada ilk önce 2 önemli girişime önderlik ediyor.
1- Rıza / Medine şehri vesikası ile toplumsal mutabakat hazırlıyor. Bu anlaşma ile (Bakınız kitapta bulunan Medine / Rıza şehri anlaşması bölümü) hem İslam olanlarla bir arada ortak hukukun oluşturulmasına, hem de bu hukuk içinde kapı / komşu hakkı gibi sosyal ilişki ağının mantığını oluşturuyor.
2- İslam dinini benimseyen ancak, sosyal konumları farklı olan insanların, özellikle göç edip Medine’ye yeni gelenlerle, yerleşik olanların aralarındaki farklılıklarınasgariye indirilmesinin alt yapısını, Yani Musahiplik müessesesini oluşturuyor.
Medine’de yaşayanlar İslamı kısa süre önce benimsedikleri için henüz İslama yönelik sorumlulukları fazla oluşmamış. Peygamber, İslama inanıp yola girmenin ilk koşulu olarak Musahipliği başlatıyor. Bu açıdan 4 Kapı 40 Makamınilk Kapısı olan Şeriat Kapısında Musahiplik içinNİYET edilir. Kuran’da bu konuda Musahip tutmak için, şartları müsait olmayanlara, onların Niyet haline gelmesine yardımcı olunması ve içlerinde niyet olmasına rağmen, niyetini uygulamaya koymayanlarınsorumluluklarının olmadığı (234) vurgulanmaktadır. , Bu Kapının gerekleri olan 10 Makamın gerekleri yerine getirildikten sonra bir sonraki Kapıya (Tarikat) gelinir ve orada Niyetler icra edilmeye başlanır. İmam Cafer-i Sadık’ın Buyruk’ta işlediği temel ilkeler uygun ise, Musahipler burada bir Mürşit huzurunda 4 Can bir Gömleğe girerekTarikat altına girmiş olurlar. Tarikat altına henüz girmemiş Musahiplerin daha önceki uygulama ve ilişkileri bir Niyet’ten öte değildir. Ancak Tarikat altına girildikten sonra Musahiplik İkrarı verilmiş olur. Burada Musahiplerin her biri diğerinin tüm sorumluluklarına, artı ve eksilerine ortaktır.
Artık Musahipler yaşamın her alanında bir birlerinden sorumludurlar. 2 Erkek ve 2 Bayan Musahip artık tekCandırlar. Aralarında (namus hariç) hiç bir ayrımcılık olmamaktadır. Biri, diğerinin iyi ve kötü gününde, acısında, sevincinde, kederinde, başarısında, suçunda, kazancında, zararında, cenazesinde… ve her şeyinde ortaktır. Musahip artık öz kardeşten ileridir. Kuran’da bu konuda Musahip olanlaraMümin (İyi İnsan) denir ve Allah katında takdir (235) edildiği belirtilir. Musahiplik İkrarında (Tarikat), İmam Cafer Buyruğunda belirtildiği gibi, Musahiplerin akrabadan (Baba/Anne/ kardeş/ evlat) daha yakın olduğu (236) belirtilmiştir.
Alevilerin 7 Ulu Ozanlarından olan Şah Hatayii bir beytindeMusahiplik ile ilgili şöyle diyor.
Dinim içinde imanımdır Musahip
Gönül tahtında sultandır musahip
Yolumuz incedir varabilene
Sefil gönlünde mihmandır Musahip
Yola eğri giden menzile varmaz
Sülük içinde erkândır Musahip
Musahip yol varandır ey Hatayi
Muhibb-i hanedanımdır Musahip
Alevilikte, Tarikat kapısında 4 Canın bir olup tek Gömleğegirmesi, adına “ikrar verip nasip alma, yani Musahip tutma” töreni ile olur. Bu ayinde, 4.Kapı olan Hakikat Kapısı söylemleri hedef alınarak “miraçlama” nefesleri okunur. Alevi inancında Tarikat altına giren, yani inancın uygulanması aşaması olan Cemlerde kadın- erkek ayrımı yapılmaz ve hepsine tek nazarla bakılır. Burada herkes nefsinden uzaklaşır ve rızalık alınarak BİZ olurlar. Orada herkes eşit statüdedir ve sosyal konumu ne olursa olsun bir diğeri ile aynıdır.
Alevilik inancın dışında sosyal yaşamda da taraflara olağanüstü yaptırım ve bütünlük sağlamıştır. Bir birleri ile Musahip olanların kardeşleri de birer kardeş sayılmış, Anne ve babaları, yakın akrabaları Musahiplik ile bir birlerine kenetlenmişlerdir. Ailede var olan tüm erkeklerinbirer Musahiplerinin olduğunu düşünecek olursak çok sayıda aile ile olağanüstü yakınlık ve dostluk (İkrarlık) kurulmuş ve aileye ciddi bir moral desteği sağlanmıştır. Buyruk’ta musahip tutmanın önemi, koşulları kazanımları için şöyle denmektedir.
“Sufi musahip olmak erkân-i kadimdir… Her can musahip ola. Nemaldan, ne candan ve ne de haldan birbirindensaklısı gizlisi olmaya ki, iki cihanda yüzleri ak, sözleri saf ola… Bir talip musahipinden malını men eylese munafıktır, hayırları kabul olmaz. Musahipin evine musahipteklif ile varmak ve malın teklif ile yimek erkân değildir. Musahip musahipin kardeşidir. Ve musahip musahipe teslim olmazsa musahip değildir. Musahip ehli arasında birlik gerek, ikilik gerekmez. Ben–sen demeyi ortadan kaldırıp, bir dilden ötüp ve dört kapıda kamil olur. Tarikat ve Hakikat yolunda bir olmazlarsa Musahip olamazlar ve ikrarları caiz olmaz.” (237)
Pir Sultan Abdal, Buyruk’tan esinlenerek bir nefesinde şöyle der.
Musahip musahipe demezse beli
Ona şefaat etmez Muhammed Ali
Dünyada ahrette eğridir yolu
Söyleyen Muhammde dinleyen Ali
Musahip musahiple nice bozula
Sakın defterine lanet yazıla
Balı sönmüş arı gibi sızıla
Söyleyen Muhammed izleyen Ali
Musahip musahipden malın ayıra
Şahı Merdan durağını duyura
Yedi tamu narın ona buyura
Söyleyen Muhammed dinleyen Ali
Musah(i)bine kim söylese kem sözü
Cehennem kelpinden karadır yüzü
Dünyada ahrette eğridir yüzü
Söyleyen Muhammed dinleyen Ali
Musahiple bozulan Hakka kanlıdır
Atayla bozulan peygamberle kinlidir
Mihmanla bozulan yedi dinlidir
Söyleyen Muhammed dinleyen Ali
Hak da bir kuluna eylese nazar
Kalem divit neyler kendisi yazar
Abdal Pir Sultan’ım güherler düzer
Söyleyen Muhammed dinleyen Ali
KURAN’da MUSAHİPLİK İLE İLGİLİ BAZI AYETLER
· “(Resûlüm! Onlara) de ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün!Arkadaşınızda hiçbir delilik yoktur! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir’’ (Sebe : 46),
· Yeminlerinizin “akid ile) bağladığı kimselere de kendipaylarınıverin...” (Nisa : 33),
· İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminleronlardır. Onlar içinmağfiret ve bol rızık vardır. ‘’Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savaşa katılanlar da sizdendirler. Bir de akraba (musahip ) olanlar, Allah'ın kitabına göre, birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir. (Enfal : 74, 75),
· İslâm dinine girme hususunda)öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardanrazıolmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bubüyük kurtuluştur. (Tevbe : 100),.
· Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyanmuhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir.(Tevbe : 117),
· Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruretiçinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kimnefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.(Hasr : 9),
Peygamber efendimiz, Muhacirlerle Ensarı birbirleriyle kardeş yapmıştı. Hz. Ali ‘’Ya Resulallah, Eshâb-ı kirâmı birbirleriyle kardeş yaptın. Beni kimseyle kardeş yapmadın’’dedi. Resulullah buyurdular: ‘’Ya Ali, sen benim dünya ve ahirette kardeşimsin.’’ (Hadis bilgini Tirmizi)
ÜÇLER : Hakk, Muhammed Ali’dir. Başka bir deyimle Allah, Hz. Peygamber veŞah-i Merdan Ali’dir.
BEŞLER : Ehli Beyt’tir. Hz. Muhammed’in ailesi anlamına gelir. 1- Hz. Muhammed, 2- İmam Ali, 3- Ana Fatma, 4- İmam Hasan ve 5- İmam Hüseyin olmak üzere toplam 5 kişidirler.
14 MASUM PAKLAR : Masum-u Pak sözcüğü, günahtanarınmış ve duru anlamına gelir. Alevi /Bektaşiler,isim ve şehadetleri(238)aşağıda yazılı olan 14 masum çocuğugülbenk ve deyişlerinde hürmetle sıkça anarak onları inancın bir parçası olarak görürler.
1. Muhammed Ekber :Hz. Ali’nin oğludur. Henüz 40 günlük iken Hz. Ali’yi,Ebubekir’e biat ettirmek için evine baskın düzenleyenÖmer’in adamı olan Tahir tarafından kapı Hz. Fatma’nın üzerine devrilir. Bu esnadaFatma Ana’nın kucağında bulunan Ekber kapı altında ezilerek şehit olur.
2. Abdullah :Hz. Hasan’ın oğludur. 7 yaşında iken Muaviye’nin adamlarından Talha bin Amir tarafından şehit edilir. Kabri Bekaa’dadır.
3. Abdullah : Hz. Hüseyin’in oğludur. 2 yaşında iken Kerbela’da Erzak Dımışki tarafından şehit edilir.
4. Kasım :Hz. Hüseyin’in oğludur.3 yaşında Kerbela’da Hezime Kahl tarafından şehit edilir.
5. Ali Asgar :Kerbela’da babası Hz. Hüseyin tarafından su verilmesi için Yezid’in askerlerine gösterilir. Bu esnada İbni Sadi’ninemriyle Abid oğlu Erzak veya Harmele adında bir okçu tarafından şehit edilir.
6. Kasım :Zeynel Abidin’in oğludur. 3yaşında YezidSenan oğlu Adap veya Bekir İbni Ur adlı kişi tarafından şehit edilmiştir. Kabri Irak / Basra’dadır.
7. Ali Eftan (veya Eftar) : İmam Muhammed Bakır’ın oğludur. 6 yaşında Mahd oğluDimiski adlı kişi tarafından şehit edilir. Kabri Kabri Safa’dadır.
8. Abdullah :İmam Cafer-i Sadık’ın oğludur. 3 yaşında İbni Mercan veya Halife huzurunda Mahmut Küfi Lain tarafından şehit edilir. Kabri Irak / Bağdat’tadır.
9. Yahya el Hadi :İmamCaferSadık’ın oğludur. 3 yaşında Abbasi Halifesinin huzurunda, veya bir rivayete göre de Bestami le Damganarasında Üryan adlı kişi tarafından şehit edilmiştir.
10. Salih :İmam Musa-i Kazım’ın oğludur. 4 yaşında Abdullah oğlu Osman adlı kişi tarafından şehit edilir. Kabri İran / Şiraz’dadır.
11. Tayyip :İmam Musa-i Kazım’ın oğludur. 7 yaşında Yusuf oğlu İbrahim oğlu Ahmed Damiski adlı kişi tarafından şehit edilir.
12. Cafer Tahir : İmam Muhammed Taki’nin oğludur. 4 yaşında Yusuf oğlu İbrahim oğlu Ahmet Damiska tarafından şehit edilir. Kabri İran / Kum kenti Masume yanındadır.
13. Cafer :İmam Hasan Askeri’nin veya İmam Ali Naki’nin oğludur. 1 yaşında Lain adlı kişi tarafından şehit edilir. Kabri Rayde’dedir.
14. Kasım :İmam Muhammed Taki veya Naki , başka bir rivayete göre de İmam Hasan Askeri’nin oğludur. Bir veya 3 yaşındaLain adlı kişi veya Mansur oğlu İbrahim Dimiski tarafından şehid edilir. Kabri Rayde’dedir.
ONYEDİ KEMERBEST : (239)
Alevi / Bektaşilerce Kutsal bilinen, dualarda ve Gülbenk’lerde anılan 17 Ulu kişidirler. Adları şöyledir :
1. Selman – ı Farisi : Uzun yıllar yaşamış ve eceliyle Hakk’a yürümüştür.
2. Muhammed Bin Ebu Bekir : Muaviye Bin Medih tarafından şehit edilmiştir.
3. Malik-i Ejder : Hz. Ali’nin Mısır’a tayin ettiği Vali’dir. Muaviye’nin gönderdiği zehirli bal ile konuk olduğu evin sahibi tarafından zehirlenerek öldürülmüştür.
4. Ammar Bin Yaser : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
5. Veys’el – Karani : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
6. Ebu Zer Gıfari : Halife Osman tarafından sürgün edilmiş, sürgünde ölmüştür.
7. Huzeyme Bin Haris : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
8. Abdullah Bin Bedi-i Hazai : Sıffın savaşında şehit olmuştur.
9. Abdullah Bin Adil Haris : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
10. Ebu Heyşemu’t – Tihani : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
11. Haşim Bin Utbe Bin Ebi Vakkas : Sıffın savaşında şehit olmuştur.
12. Muhammed Bin Ebi Huzeyfe : Hz. Ali tarafından Mısır’da görevlendirilmiştir. Şam’ da bir ihbar üzerine yakalanmış ve şehit edilmiştir.
13. Kamber Ali Sultan : Emevi komutan Haccac-ı Zalim tarafından şehit edilmiştir.
14. Mürtefi Bin Vezza : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
15. Sa’d Bin Kays – ı Hamedani : Sıffın savaşında şehit olmuştur.
16. Abdullah Bin Abbas : Din yorumcularının Piri olduğuna inanılır. Nerede ve nasıl öldüğü bilinmemektedir.
17. Haris-i Şeybani : Sıffeyn savaşında şehit olmuştur.
YEDİ ULU OZAN : (240)
Yedi Ulu ozan, Alevi /Bektaşi inancında Ulu görülen büyük şairleridir. Alevi Cemlerinde bu ozanların EhliBeyt,Kerbela ve 12 İmamlarhakkında dile getirdikleri nefesleri / deyişleri okunur. Bu yapıtlarda Alevi inancının öğretileri, ilkeleri, inançları işlenir. Saz veya bağlama ile okunan bu deyişlere Aleviler arasındaTelli Kuran’ın ayetleri denir. Bu Ozanların Yüzyıllar önce yazdıkları, halk tarafından benimsendiği ve söylendiği için sürekli güncelleşmiş ve her devirde anlaşılır dille okunmuştur. Halk bu beyitlerde kendini ve kendi inancını bulmuştur. Yüzyıllarca yazılı Kültürden kopuk yaşayan Aleviler, Halk Ozanlarının ve genellikle 7 Ulu Ozanın deyişleri ile inançlarını yeni nesillere aktarmaktadır. Örneğin :
Varma Yezid’in yanına,
Kokusu siner tenine,
Lanet Yezid’in şanına
Nur Muhammed Ali’nindir.
Denirken, bu şiirde hem Muaviye’nin oğlu Yezid kast edilmekte, hem Yezid ismi şahsında kötülerden, zalimlerden uzak durulmanın gereği vurgulanmaktadır. Keza ’’Kokusu siner tenine’’ sözcüğü ile böyle insanlarla dost olmanın iyi sonuç getirmeyeceği, esas muhabbetinMuhammed Ali taraftarlarında olduğu anlatılmaya çalışılır.
Şimdi 7 Ulu Ozanı kısaca tanıyalım:
SEYYİD İMADETTİN NESİMİ :Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Seyyid Nesimi, Irak / Bağdat’ ın Nesim kasabasında yetişmiş, Diyarbakır yöresine yerleşen Azeri asıllı Türkmen’lerdendir. Halep’te, asıl adı Ebu Abdullah Hüseyin bin Mansur el Beyzavi el Hallac olan Alevi / Bektaşi literatüründe genellikle Hallacı Mansur ismi ile anılan zatın (Enel – Hak / Vahdet- i Vücud -/-Tanrı ile varlığın bütünleşmesi) felsefesini dile getirdiği için derisi yüzülerek1417 yılında Halepte şehit edilmiştir. (Bazı tarihler ise bu şehadetin 1403 yılı olduğunu yazarlar)(Hallacı Mansur Hicri 244 / Miladi 858 yılında Beyza yakınlarında bir kasaba olan Tur’da doğmuştur. 26 Mart922 de Abbasi HalifesiMuktedir’in emri ile Bağdat’ta asılarak, uzuvları kesilerek işkence ile öldürülmüştür. Hallacı Mansur’un babası Müslüman, dedesi iseMezdek inancındandır. Hallac-ı Mansur bazende Muhammed bin Ahmet el-Farisi adını kullanmıştır)
ŞAH İSMAİL HATAYİ : Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Şah İsmail Hatayi, Azeri asıllı Türkmen’dir. Babası Şeyh Haydar, anası Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ ın kızı Alemşah Halime Begüm Sultan’ dır. 1487 yılında Güney Azerbaycan’ ın Erdebil kentinde doğmuştur. Alevilerinin Cemlerinde deyişleri en çok okunan7 Ulu Ozandan biridir. Şah İsmail Hatayi, 1500 yılında Erzincan’nın SarıkayaYaylasında, SeyyidOcakları mensubu Dedeler ile Türkmen aşiret ve oba beylerinin katıldığı büyük Türkmen kurultayına başkanlık etmiş ve 9 Eylül 1502 tarihinde de Tebriz’de “Safevi Türkmen Kızılbaş Devletini” kurmuştur. Osmanlı padişahı Yavuz’ la 19 Mart 1514’ te yaptığıÇaldıran Savaşını kaybetmiş, 1524 ‘ te 37 yaşında iken Azebaycan’ da Hakk’a yürümüştür. Kabri Erdebil’ dir.
FUZULİ : Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Fuzuli’nin asıl adı Mehmet’tir. 1504’ te Kerkük te doğmuştur, Kerkük’te Bayat Türkmenboyunun Karyağdı soyundan gelmektedir. Kitaplar, Fuzuli’ nin en büyük dileğinin uzun yıllar başında beklediği ve gönüllübekçilik yaptığı,Hz. Hüseyin’in kabrinin bulunduğu Kerbela’da ölmek olduğunu ve bunuvasiyetinde belirttiği için, veba hastalığı salgını sırasında Hakka yürüdükten sonra naaşının orada kaldırıldığını yazarlar. Fuzuli’ nin en önemli yapıtıKerbela olayını da anlatan “Hadikat’üs - Süeda” (Saadete Erenlerin Bahçesi) adını taşıyan çalışmasıdır.
YEMİNİ :Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan ve asıl adı Fazıl oğlu Mehmet olan Yemini, 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısındaTuna Irmağı bölgesinde yaşadı. 1519’da yazdığı ve Alevilerce kutsal kabul edilen, Hz. Ali’ ninmitolojik yaşamını konu edinen “Faziletname” (Erdem kitabı) adındaki 7300 beyitten oluşan manzum bir eseri bulunmaktadır. Bir erdem kitabı olan bu kitap,Hz. Ali’nin yaşamının, ehlibeyt ve Hz. Ali sevgisinin yoğun bir biçimde işlendiği temel yapıtlarından biridir.
VİRANİ :Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olanVirani, 16 . Yüzyılda Eğriboz adasında doğmuştur. Hurufiliği benimsemiş bir Bektaşiozanıdır. Bir süre Necef’te Hz. Ali’nin türbesindetürbedarlık yapmıştır. Virani, Balkanlarda Demir Babadan babalık icazeti almış, Hz. Ali’ ye olan aşkını dile getiren çok sayıda şiir yazmıştır. Virani’ ye göre “ Evrende ve bütün nesnel varlıklardagörünen” Hz. Ali’ dir.
PİR SULTAN ABDAL :Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Pir Sultan Abdal, 15. YY’da yaşamıştır. Asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ın Sivas’ ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde yaşadığı sanılmaktadır. Yaşam öyküsü Alevi / Bektaşi toplumunun deyiş ve söylencelerine dayanır.Osmanlı imparatorluğuna karşı Safevi TürkKızılbaş Devletini savunan Pir Sultan, döneminin toplumsal sorunlarını kendisine konu edinmiş, deyiş ve şiirleri ile halkı bu uğurda motive etmiş ve ileri düzeyde etkilemiştir.
KUL HİMMET : Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Kul Himmet, Tokat / Almus ilçesi / Varsıl köyündendir. 16. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Bütün nefeslerinde Hz. Ali, 12 İmamlar ve Hacı Bektaş Veli’ yi büyük bir içtenlikle anlatır. Ölüm ve doğum Kul Himmet’ in nefesleri Alevi Cemlerinin vazgeçilmez nefesleri arasındadır. İyi bir tekke eğitimi gören Kul Himmet in, Pir Sultan Abdal’a bağlı olduğu, onun çevresinde yetiştiği, onun müridi olup onu izlediği şiirlerinden açıkça anlaşılmaktadır.
KAYGUSUZ ABDAL : Anadolunun bazı yörelerinde adı 7 Ulu Ozandan biri olarak anılan KaygusuzAbdal’ın asıl adı Alâeddin Gaybî’dir. Padişah II. Murat (1421-1451) döneminde ve 1341-1444 yılları arasında yaşadığı, babasının Alaiye (Alanya) Beyi Hüsameddin Mahmudolduğu söylenr. Doğduğu ve öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmiyor. Abdal Musa’nın, Elmalı’daki dervişlerindendir. Uzun yıllar orada hizmet ettikten ve Rumeli’yi gezdikten sonra Mısır’a giderek Kahire’de, Kasr-ül ayn dergah kurmuştur.
TEVELLA ve TEBERRA : Tevella, Ehli Beyti (Hz. Muhammed ve 12 İmam, 14 Masum Pak ve 17 Kemerbest) ve onlarısevenleri sevmektir.Teberra ise Ehli Beyt’ e düşman olanlara düşman olmak ve onları lanetle anmaktır. Tevella ve Teberra kavramları Alevilikte son dereceönemli kavramlardır. Bu kavramlar Alevi inancının temel ilkelerindendir.
KIRKLAR MECLİSİ : Alevi / Bektaşi inancında 40 Ulu kişiden oluştuğuna inanılan meclistir. Bu 40 kişinin arasında Hz. Ali, Hz. Fatıma, Selman Farisi gibi önder kişilikler vardır. Sünni İslam anlayışında hiç söz edilmeyen Kırklar Meclisi, Alevi inancında çok önemlidir. Kırklar Meclisinin başkanı Hz. Ali’dir. Anlaşıldığı kadarıyla “Ashab-ı Suffa“nın temelini oluşturduğu bu meclis, İslam öğretisinin öğrenildiği bir kutsal kurumdur.
Alevi / Bektaşi inancındaki temel ibadet biçimi olan Cem ayininin ve bu ayinin en önemli unsuru olan semahın kaynağı Kırklar Meclisidir.Diğer bir ifadeyle ilk Cem ayini Kırklar Meclisini oluşturan bu 40 Ulu kişi ve Hz. Muhammed tarafından icra edilmiş, ilk Semah da bu Cemdedönülmüştür. Hz. Muhammed’in bu meclise Miraç dönüşü katılması Alevi Cem ve deyişlerinde işlenmiştir. Bu nefeslere “Miraçname “ ya da “ Miraçlama “ denilmektedir. Alevi inancının teolojik kökenini oluşturan Kırklar Meclisinin tarihte 621 yılına uzandığına inanılır. Cem’lerde okunan Miraçlama deyişi bu konuyu da kapsayacak şekilde Şah Hatayi tarafından bestelenmiştir.
MİRAÇLAMA
Geldi Cebrail buyurdu
Hak Muhammed Mustafa’ya
Hak seni Mirac’a okur
Dâvete Kadirsin Hüdaya.
Ol emanetim budur
Pîr-i Rehber tutasın
Daim erkâna yatıban
Hem Tarık- i Mustakîme
Muhamed sükuta vardı
Vardı Hakk’ı zikreyledi
Şimdi senden el tutayım (Cemaat el tutuşacak)
Hak buyurdu ve dua.
Cebrail de el tuttu,
Muhammed bel bağladı (Cemaat bel bağlayacak)
İki gönül bir oluben
Hep yürüdüler dergâha.
Vardı Dergâh kapısına
Gördü orda bir arslan yatar
Arslan anda hamle kıldı
Korktu Muhammed Mustafa
Buyurdu Sırr-ı Kâinat
Korkma Yâ Habibim dedi
Hatemi ağzına ver ki
Arslan ister bir nişane.
Hatemi ağzına verdi
Arslan orda oldu sakin
Muhammed’e yol veruben
Arslan gitti nihane.
Vardı Hakk’ı tavaf etti
Evvâla bunu söyledi
Ne çetin şirin varmış
Hayli cevreyledi bize.
Gördü bir biçare derviş
Hemen yutmak diledi
Ali yanımda olaydı
Dayanırdım ol Şahıma.
Gel benim sırr-ı devletlim
Sana tabiyim ey Habibim
Eğiliben secde kıldı
Eşiğine Kıblegâha.
Kudretten üç hon geldi
Sütü elma baldan aldı
Muhammed destini sundu
Nuş eyledi Emrullaha.
Doksan bin kelam danıştı
İki gönül dost dostuna
Tevhidi armağan aldı
Yeryüzünde ki insana.
Muhammed ayağa kalktı (Tüm cemaat ayağa kalkar)
Hep ümmetini diledi
Ümmetine rahmet olsun (Üç kere tekrar edilir)
Anda ağladı Kibriya.
Eğiliben secde kıldı (Secde kılınacak)
Hoşkal Sultanım dedi
Kalkıp evine giderken
Yol uğrattı Kırklara. (bu dörtlük iki kere okunacak)
Vardı Kırklar makamına
Oturuben oldu sakin (Edeb - Erkân oturulacak)
Cümlesine secde kıldı (Secde kılınacak)
Eşiğine Kıblegâha.
Muhammed sürdü yüzünü (Secde kılınacak)
Hakka teslim etti özünü
Cebrail getirdi üzümü
Hasan Hüseyin ol Şaha.
Canım size kimler derler
Şahım bize Kırklar derler
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir külli varımız.
Madem size Kırklar derler
Nedendir eksik biriniz
Selman Şeydallaha gitti
Ondandır eksik birimiz
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir külli varımız
Birimize neşter vursan
Bir yere akar kanımız.
Selman Şeydullahtan geldi
Hü deyip içeri girdi
Bir üzüm tanesini koydu
Selmanın keşkullahına.