Hüsniye, en önemli Alevi kitaplarından birinin kahramanıdır. Hüsniye adı ile bilinen bu kitapta, Alevi-Sünni inancı arasındaki temel farklılık diyalog yoluyla yansıtılmakta. Bu kitapta kısaca Hüsniye’nin özgeçmişi de yer almaktadır. Bu özgeçmişe göre Hüsniye, İmam Caferi Sadık’ın yanında eğitim almış, o saygıdeğer, ilim irfan sahibi imamın özel hizmetinde bulunmuş, bu vesileyle kendisini bilgi ve birikim açısından tam olarak yetkinleştirmişti. Bilindiği gibi altıncı imam Caferi Sadık, salt dini konularda değil, bir çok bilim dalında da zamanın en önemli bilginiydi.
Böyle bir bilginden eğitim alan Hüsniye, Ehlibeyt’e tartışılmaz bağlılığının yanısıra daha bir çok açıdan kendisini eğitip geliştirmişti. Altıncı imam Caferi Sadık’ın şehit edilmesinden sonra Hüsniye, zamanın halifesi Harun Reşid’ten intikam almak istiyordu. Bunu da Harun Reşid’in sarayında, onun inanç dayanaklarını çürütecek ve Ehlibeyt’in haklılığını kanıtlayacak şekilde yapmak istiyordu. Neticede Hüsniye, Harun Reşid’in huzurunda dönemin ulemasıyla ve önemli bilginlerle tartışmış, kaynaklarıyla Ehlibeyt haklılığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu 20 yaşındaki genç kadın tartışılmaz Ehlibeyt bağlılığını derin bir bilgi ile ortaya koyup, bir noktada düşmanı can evinden vurmuştur. Böylelikle İmam Caferi Sadık’tan öğrendiklerini hayata geçirip, halifenin ve diğer bilginlerin nasıl temelsiz olduklarını ortaya koymuştur.
Hüsniye, canı pahasına değerlerini korkusuzca savunmuştur. Bir tarafta koskoca halife ve onlarca bilgin, diğer tarafta tek başına bir kadın. Kazanan Hüsniye oluyordu. Hüsniye’nin yaptığı tartışmalar günümüzde de Ehlibeyt taraftarlarına güç ve bilgi vermekte. Önderlik de bu olsa gerek. Yapılanların, söylenenlerin zaman ve mekânı aşarak evrenselleşmesi. Hüsniye bunu başarmıştır.