HZ. PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMET MUSATAFA (S.A.V.) CİĞER PARE KIZI FATİMETÜL ZEHRA (BETÜL) ANAMIZ
FATIMET-ÜZ- ZEHRA (S.A.)
Adı. Fatıma
Baba adı: Hz. Muhammed
Ana adı.: Hatice-ül –Kübradır
Doğum tarihi: Miladi, 609veya 610ve 611 olarak somutlaşmaktadır.
Doğum yeri: Mekke
Doğum günü: Cuma
Kocasının İsmi: Allah’ınVelisi Aliyel Murtaza
Fatıma’nın : Hasan,Hüeyin ,Muhsin ve Zeynep, Ümmü Gülsüm beş çocuğu oldu.
Mübarek lakapları: Sıddıyka (gerçekleyen, özü sözü tam gerçek ) .Mübareke: (kutlanmış olmuş) Tahire: (tertemiz) , Zekiyye (Arınmış) .Radıyye (Allahtan razı olmuş) , Mardiyye (Allah razılığını kazanmış) , Muhaddise (Allah ilhamiyle söz söyleyen) Betül. (Arınmış). Zehra.(parıl parlayan) Seyyide. (kadri yüce ve ulu) ve meryem-ül kibriyadır.
Fatıma’nın anlamı. Fatımanın (cehennnemden ) onu ve sevelerini cehennemden uzaklaştırdığı için Fatıma diye adlandırılmış.
Fatımanın bir ismide ‘’Ümmü Ebiha’’ dır. Bu ise babasının annesinin ismi idi.
Künyeleri: Ümm’ül Hasan, Ümm’ül Huseyn, ve Ümm-ül Muhsin’dir.
Hz.Fatıma doğduğunda ,Hz.Muhammed 48 yaşındadır.
Hz.Muhammed ne zaman İslamı ,davete başladı ise ondan sonra düşmanları tarafından , daima eza cefa gördü. Bir yandan Hz.Muhammed’e suiskastler düzenlemek, dahası ensarlarına işkence ve zulumlar artması ve buna benzer zulumlar sürerken , Hz.Hatice böyle bir ortamda dünyaya geldi. Haticei Kübra anamız bu şartlar altında o yüce yavrusuna süt veriyordu. O yakıcı kumlarda yürümeyi öğrendi.Uykudan uyandığında akrabaları kılıçlar elde babasının etrafından muhafazalık yapıyordu..
Hz.Rasulullah ,Yüce Fatıma’nın nar çiçeğine benzeyen yüzüne bakar, masum duruşunu seyreder, o mazlum haline göz yaşları ile karşılık veriridi. Merhametli kalpleri Hz.Fatıma için bir alev gibi çırpınır, O’nu yedirir, içirir, giydirir, uyutur, başında otururdu.
Anna Fatıma ,küçük yaşta annesini kaybetti. Bundan dolayı çok üzüldü.
Anna .Fatıma ,daha sonra mübarek amcası, Ebu Talib’i kaybetti.
Sahihi Buhari, deki hadis’e göre. Hz.Muhammed ‘’Fatıma bendendir, onu kızdıran , beni kızdırmştır’’ buyurmuştur. Başka bir hadis’e göre ‘’O benim kızımdır; vücudumdan bir parçadır; onu inciten beni incitmiştir’’.
Değerli canlar Aişe’ye cemaatte bir sual sorulur. Hz.Muhammed en çokkimi severdi sorusuna ‘’Fatıma’yı) diye cevapladı. Erkeklerden en çok kimi severdi sorusuna da ‘’Ali’yi) demiştir .Kanımca Aişe blöf yapıyor. Ama Adülbaki Gölpınarlı sağlam kaynakdan yararlanmıştır.
Hz.Muhammed şöyle buyurmuştur. ‘’Fatıma Cennet kadınlarının hanımefendisidir’’ diyen Hz.Muhammed ,çocuklarından Anna .Fatıma’ı sever.
Anna .Fatıma başındaki taç ile babası Hz.Muhammed’in nurunu , belindeki kemer isle eşi Anna .Aliyel Murteza’nın kudretini , kulaklarındaki küpe ile cennet mekan efendileri İmam Hasan ile İmam Hüseyin’in sevgilerini simgeleyen nurlala donatılmış bir yüce varlıktı.
Fatıma anamız için derleri ; Adem cenette gezerken Levhi Mahvuzda bir nur gördü. Bu öyle bir nurdu ki şevkatından Adem kendinden geçti ve Cenabı Allah’a sordu.
Bu kimdir Yarab?
Allah cevap erdi.
O alemlerin Sultanı , ahır zaman pegamberi Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) nın kızı Fatıma’dır. Başındaki taç babası Muhammed , belindeki kemer, eşi İmam Ali, kulaklarındaki küpeler Şah İmam, Hasan , Şah İmam Hüseyin’dir.
Adem şaşırdı ve dediki :
-Bu hangi millettendir?
-Ses (nida) geldi:
-Senin zürriyetindendir.
Değerli canlar bu mitolojianlatım görüldüğü gibi henüz hiçbir varlık yaratılmadan önce Pençe-i Ali Aba , yani Ehlibeyt-in nuru yaratılmıştır. (1)
Tüm İslam alemi evlerini , mallarını ve herşeylerini Mekke’de bırakıp Medine yolunu tuttular
Hz.Muhammed İmam Ali’ye bun gece dışarıya çıkmayın , benim yerimde yat .Ve yarin dediğim emanetleri sahiplerine ver, ve hemen söylediğim yere gel .Kızım Fatıma-yı ve Abbasın kızı Anna Fatımayı al Medineye dopru hareket et. Dedi.
Kendisi youlna devam ederken, geriden bir ses , geri döndü baktıki Ebu Bekir buyur dedi. Nasıl yalnız gidersin olamaz, ded. O zaman Hz.Muhammed , bunu geri gönderse , müşrikler izini bulur diye bir an düşündü , sonra birlikte gidelim dedi.
Hz Muhammed , medinede Ümmü seleme ile evlenince Anna Fatıma’yı onun yanına bıraktı. Ümmü Seleme bende onuterbiye ettim. Allaha andolsunki o benden daha bilgili ve zeki dedi.
Muhammed ,Medineye girince halk sokaklara döküldü. Durun dedi ,Devem kimin kapısına çökerse oraya ineceğim dedi. Deve Asabe Halit’in kapısına geldi çöktü.
Medinede sıcak karşılanmak Anna Fatıma’nın hoşuna gitti. Ve babasını boynuna sarıldı. Bu defa sevinç gözyaşları dökümüştü.
Yaşlılar Ahiret alemine göçerken küçükler de büyüyordu. İşte Anna Fatıma anamızda serpilmiş fidan gibi büyüyordu.
‘’Fatımatü bid’atün minni ‘’ Fatıma benden bir parçadır, diye buyurmuştur. Anna .Fatıma günden güne gelişiyor bir fidan gibi boy veriyordu. Simsiyah gözleri , görenin kalbine işliyor, yüce babasının etrafında pervaneler gibi dönüyordu.
Bir yandanda .Hz.Muhammed ona baktıkça güneş gibi parlayan HzHaticeyi görüyor gibiydi. Bir an dalıyor, sanki gözlerinin önüne geliyordu.
Anna Fatıma bir yerden bir yere giderken , onun görenler ,Allah’ın Resulu olan babasının yürüyüşüne benzetirdi.
Anna Fatıma anamız büyüdükçe Kureyş-in ileri gelenleri evlenmekm için ona talip oldular . O her seferinde gelenleri geri çevirdi.
Halife .Ebu Bekir ,Fatıma Ali’ye nasip olacağını sanıyorum dedi. Gidip onunla bir konuşayım dedi. Ve gitti. Ya Ali ! Sen peygamber’in amcasının oğlusun . Ayrıca sana hepimizden fazla bir teveccüh ve iltifat var. Kureyş ‘in önde insanları , kızı Fatıma’yı istediler, o vermedi. Ben öyle zannediyorum ki o kızını sana saklıyor. Sen neden talip olmuyorsun ?
İmam Ali şu cevabı verdi..
Bu düşünce bende var . Dilimle istemedim ama gönlümden Fatıma’yı hiç istemez olurmuyum. ?
Ne yapayım * ne yazıkki , param yok. Peygamber’le peygamber kızına layık bir damat ve koca olmam lazım . Öyle isterim Onların şan ve şerefleri çok büyüktür. Bu işi kolaymı sanıyorsun.
Ebu Bekir dedi ki
Sende bilirsinki Allah katında ve Resulun yanında maddi cihetin hiç bir ehemmiyeti yok. Bu koskoca dünya onlarca bir hiçtir.
Bu söz üzerine İmam Ali, doğruca Peygamber’in yanına gitti. Peygamber , evindeydi. Birbirini selamladıktan sonra Hz.Muhammed onu yanına oturttu ve dediki:
-Ya Ali öyle sanırımki , bir hacet için geldin . Galiba sıkılıyorsun. Hayırdın inşallah .Çekinmeden söyle, muradına erersin herhalde.
Ali bu yakınlıktan ve samimiyetten kuvvet alarak dediki:
-Ya Resulullah !..Benim babam Ebu Talip ve Annem Esat kızı Fatıma’dır. Fakat asıl babam sizsiniz ve asıl annem Haticedir. Onlardan görmediğimi sizlerden gördüm. Beni siz yetiştirdiniz, siz büyüttünüz. Talim ve terbiyem senin sayendedir. Ben artık yalnız gibiyim . Dredime ve sevincime ortak olacak bir hayat arkadaşım ve can yoldaşım yoktur. Çoktan beri size bir ricade bulunmak isterim .Acaba kızınız Fatıma-tüz-Zehra ile evlenmeme müsaade edermisiniz. ? Buna imkan varmıdır?
Peygamber , Ali’nin bu sözlerinden ve bu isteğinden çok memnun kaldı ve dediki:
Esasen senin ,kızım Fatıma ile evlenmen için vahiy inmiştir. Allah buna muafakat değil ,emir buyuruyor. Yalnız bir mesele var: Evlenmen için gerekli tedbiri aldınmı? İmam Ali zırhını sattı ve toplanıp nikahı kıydılar. (2)
Bazı kaynaklara göre, Umeyyaoğullarına mensup bir çok erkekler Fatıma ile evlenmek istediler. Hatta Ebubekir ve Ömer’e bile Peygamber vermedi. ‘’Ayet bekliyorum’’
Hz.Muhammed Ali’yi neden tercih etti? Çünkü
- Ali’yi kendisi yetiştirmiş, büyütmüştü. Erkek çocukları yaşamadığından onu evlat edindi. Aynı zamanda ona bir kardeş gözüyle baktı.
- Ali ilk müslimandı. Haticeden sonra ikinci müsliman olan şahıstır.
- Ali Ebutalip yani Peygamberin amcasının oğlu idi.
- Ali’nin elinde bir kılıç ,diğer bir elinde kalem vardı. İlmıyle İslama yüzlerce öğrenci yetiştirmiş .Bir bilgeye sahipti.
- Hatice’nin vasiyeti vardı. ‘’Fatıma’yı öyle bir erkekle evlendirki , her yönden seçkin olsun ve Mekke’de Fatıma’ya koca olabilecek ondan daha iyi erkek bulunmasın.’’
- Ali ile Fatıma birbirlerinin kültürlerini biliyor, birbirlerini tanıyor.
Hz.Muhammed, kızı Fatıma’yı karşısına alıp bir arkadaş gibi konuştu. Hz.Ali’yi isteyip istememesi konusunda .Fatıma’da baba senin istek ve dileğin benim kabulumdür. Sen uygun görürsen bana bir şey söylemek düşmez. Sonra Anna .Fatıma kabul etti.
Çeyiz hazrlıkları başladı. Ebu Bekir’de yardımcı olmak diledi .Hz.Muhammed .manevi destek olmasını diledi. Müezzin Bilal’le ve Ebu-Bekir’i çeyiz almaya gönderdi.
İslam Peygamberinin kızı Fatıma-tüz-Zehra’nın nikah ve mihriyesi ne kadardı?
İkiyüz gram gümüş.
Gömlek, kadife, hurma lifi, Mısır entarisi, deve tüyü yastık , yatak, yorgan ibrik, tahtadan süt kasesi, deriden su kabı vesaire.
Fatma Anamız`ı nasıl ki babası Hz.Muhammed ve annesi Hatice Anamız yetıştırdıyse ,kendılerıne evlat ve kardeş edındıklerı Alı’ yide onlar yetıştirdiler.
Nihayet az bır nikah parası ,basit bır çeyız ,sade bir düğünle sonuçlandı bu iş ama ,Peygam
ber onların kurdukları yuvada rahat etti ,huzur buldu .Hz .Muhammed’ in gönlü hoş oldu.Hele Hasan ,Hüseyin dünyaya geldikten sonra ,dünya değil ,dünyalar onun oldu.Ellerini kaldırarak şöyle dedi
- İlahi..Benim erkek çocuklarım yaşamadı.Sen bana bu torunları ihsan buyurmakla benim evlat hasretimi giderdin.Sana binlerce hamdü sena Rabbim.
İmam Ali ve Anna Fatıma’ nın evlilikleri kusursuz ilerledi. Anna Fatıma İmam Ali’ nin sözünden çıkmadı ,onu öfkelendirecek hiç bir harekette bulunmadı. İmam Ali de Anna Fatıma’dan memnuniyetini onun son veda saatinde şöyle ifade etti
Ey Peygamber’ in kızı ,haşa ki sen benim evimde kötü davranmıs olasın.Çünkü senın Allah’ ı tanıma iyi iş yapma ,ulviyet ve takva derecen eleştirilmeyecek senden ayrılmak benim için çok acıdır ,ama ne yazık ki ölüme bir çare bulunamaz.
İmam .Ali kendisi dışarıda başarılar kazanırken Fatıma’ nın da bunlarda güçlü bir etken olduğunu biliyordu.Kendisi savaştayken Fatıma evin tüm işini fedakarlıkla tek başına yürütüyor İmam Ali’ ye savaştan döndüğünde beklediği şefkati ve ilgiyi layığınca gösteriyordu.
Dahası Fatıma Vahiy evinde eğitilmiştir.İslamı ve eğitimden habersiz ve gafil değildir.
Ayrıyeten değerli canlar, Anna .Fatıma’nın evinde İslami terbiye metodunun sergilendiği örnek ve büyük bir okul tesis edildi. Bu okul İslam’ın ikinci şahsiyetinin ve İslam’ın örenek kadının yani İmam Ali ve Fatıma’nın yardımlaşmasıyla idare ediliyor. Ve islam’ın birinci şahsiyetinin yani Hz.Muhammed’in resmen gözetim altında idi. Onun program ve eğitim usulleri , doğrudan doğruya alemlerin Rabbi olan Allah tarafından nazil oluyordu. Dlayısıylede orada en iyi eğitim programları icra oldu. Ve en seçkin kişiler terbiye edildi. Buna göre eğiti programının çoğu evin içinde icra oluyordu. Özet olarak diyebilirizki. Kuran ile Peygamber ve masum On İki İmam’ların söylenen hadislerin programın aynısıydı.
Burdan eğitim alan bir kişi, müsliman ülkelere gönderilir. Orada Peygamber ve İmam Ali ve Anna .Fatıma’nın , en yüksek Ahlak’ı terbiyeyi en ince ayrıntısıyle uygulardı.
(3)
Hz.Peygamber şöyle buyurdu. ‘’Dünya kadınlarının en üstünü dört kişidir. İmran’ın kızı Meryem , Muhammed’in kızı Fatıma , Huveyled’in kızı Hatice ve Firavun ‘un hanımı Asiye.’’
İmam Cafer’i Sadık bie hadiste şöyle buyurmuştur. ‘’Zehra ‘ya Fatıma denilmesinin sebebi kötülüğün mübarek vücudunda olmaması nedeni iledir. ‘’
Fatıma arı’ydı paktı
İnanın her sözü haktı
Zorba kapısının kaktı
Nurtopu çocuk zay oldu!...
Hz.Muhammed hastalığı ağırlaşmış ve hasta yatağına düşmüştü. Bu durum fatıma’yı çok üzüyrdu. Bu arada Hz.Muhammed yavaş yavaş rahasızlığı belirtileri ortaya çıkmıştı. Resulu Ekrem Üsa’menin komutanlığnda bir ordu düzenleyip hemen Rum diyarına doğru hareket etmesini emretti. Özellikle de bazı kişiler’in adlarıyla çağırıp : ‘’Siz muhakkak bu savaşa katılmalısınız’’ buyurdu. Peygamber münafıkların Medine’den dişarı çıkması ve böylece İmam Ali ‘nin hilafesi meselesinin onların muhalefet ve fitnelerine maruz kalmaması için bu işi yapıyordu.
Resulullah günde güne ağırlaşıyordu. Hastalığın şiddetinden bayıldı. Ayıldığında Üsamenin ordusuna katılmaları gereken Ebu Bekir, Ömer ve diğer bir grubun itaat etmediklerini gördü. ‘’Ben size Esame’nin ordusuna katılın dememişmiydim?’’ diye buyurdu.
Her biri bir mazeret ve bahane gösterdi.Fakat Peygamber onların niyetlerinden haberdardı. Hilafeti elde etmek için Medine’de kaldıklarını biliyordu.Onlara önlem almak için : ‘’Kağıt ve mürekkep getirin , sizlere vasiyet edeyim.’’ Diye buyurdu. Ordakilerin bazıları Peygamberin sözüne itaat etmek istediler. Fakat Ömer mani oldu ve Bu adam sayıklıyor , hastalık ona galip olmuştur.’’ Dedi.
Anna Zehra bu duruma çok üzüldü. Hatta İmam .Ali Üsame ordusuyla savaşa gitmişti. Orada İmam .Ali olsaydı, durum çok farklı olurdu.
Anna .Fatıma ,kendi kendine : Şimdiden nifak ve iki yüzlülük nişaneleri belirmeye başladı. Babamın işleri , ilahi vahiyden kaynaklanmakta . insanların hayır ve iyiliğinden başka bir şey istememkte . Öyleyse neden onun emrine itaat etmiyorlar? Galiba tehlikeli bir gelecek vardır.
Emretmişti Resul orduya gidin
Emir verdim emre itaat edin
Medine’den çıkın siz Rum’a gidin
Gitmediler gitmeyenler suçsuzmu?
Kağıt kalem istemişti yazmaya
Ordu olan hileleri bozmaya
Ömer bağormıştı Hakk!ı ezmeye
Vermediler , vermeyenler suçsuzmu?
Şu bir gerçekki ,Ebu Bekir ve Ömer çıkar hesapları güderek , akarsuyu kendi yoncalarına bağladılar. Çünkü suyu başka yere vermezlerdi, verselerdi susuz kalacaklardı. İşte böyle canlar Fatıma anayı hepten susuz bıraktılar. Ki Şehitlerler Şehidi Kerbeladaki kuzuları gibi, onlarıda susuz bıraktılar .Yüce Allah onları da ciğerden susuz bırakır. Allah! Allah!
Anna .Fatıma , bu dert ve kederden , yaşamayı kendine lüzumsuz sayıyordu. Sağlığı git gite bozuluyordu.
İmam Ali ile arasında son konuşmalar.
(4
ANNA FATIMA ANAMIZ’LA EŞİ İMAM ALİ ARASINDA
SON KONUŞMA
Bir gün , yani Peygamber vefatından altı ay geçmişti. Anna .Fatma Anamız bir miktar hamur yapmış ,ikincisi evlatlarına saçlarını temizlemek için biraz gül ezmiş ve onları yıkamak için su da hazırlamış . İmam .Ali bunları görünce hayretle sordu.
Ey cihan hatunu eşim Fatıma üç iş birden görmüş , bunu nedeni ne olabilir.
Ben uykudan uyanıp bugün bu hazırlıkları yaptım; çünkü babam bekliyor. Gitmeliyim.O na davetliyim Ya Ali senden ayrılmam acı, evlatlardan ayrılmak fecidir Ne çare ki ,yarın yola çıkıyorum .Bundan dolayı çocuklarım ne yiyecekler? Onu düşündüm, aç kalmasınlar diye saçlarını temizledim .Biraz hamur yaptım . Elbiselerini temizledim ,diye söylerken ,İmam .Ali söz aldı. Ya Fatıma ,daha yeni yaram kapanmıştıki (Hz. Muhammed’in Hakka göçmesini anımsatır) şim di bir de sen ciğerparem , ben yalnız ne yaparım. Çocuklarım nasıl bakarım ,ağlamaya başladı.
Anna .Fatıma : Bu öyle bir olaydırki tedbiri yoktur bunun ertelenmesi kabil değildir. Ya Ali!
1.Sana karşı bir kusurda bulundumsa ben, bağışla
2.Evlatlarımı hoş tut
3. Beni gece karanlığında defnet. Ömrüm boyunca hiç bir namahremin gözü bana ilişmedi. Ölümüde hiç bir yabancı göemesin
4. Bana dua etmeyi ve kabrimi ziyaret etmeyi unutma.
Sonra da ‘’İlahi! Babam olan Resuluna kocam Ali ve masum evlatlarım Hasan’la ,Hüseyin ,Rukiye ile Zeynep hürmetine günahkar insanlara merhamet, asilerin suçlarını af, din şehitlerine rahmet et’’
İşte Ehlibeyt gülzarının gülü bir daha bu dünyada açılmamak üzere böyle soldu.
Geldi çok yaklaştı ayrılık anı
Gelin sefa ile gönderin beni
Yeter zalimlerden çektiğim cefa
Gelin sefa ile gönderin beni
Şah İmam Hasan’ım zehir içmeden
Mazlum Hüseyin’im Şam’a göçmeden
Zeynep, ümmü Gülsüm esir düşmeden
Gelin sefa ile gönderin beni
Eşim Ali yavrularım geliniz
Ayrılık zamanı bunu biliniz
Ben gitsemde gönlünüze alınız
Gelin sefa ile gönderin beni
Anna Fatma anamızın şefaatı cümlemizin üzerinde ola !Onun hürmetine cümlemizin ibadetleri kabul ola! Mervan ve soyu ve sülalesine yüz bin kere lanet ola! Yüce Allah Kerbela şehitleri adına tuttuğumuz matemi kabul eyleye! Gerçeğe Hüü mümine, Ya Ali!....