Kızılbaş Harbi ve Çepniler
  • Tarihi Olaylar

Kızılbaş Harbi ve Çepniler

Kızılbaş(*) harbinde Erciş Kalesi;ni düşmana teslim ettikleri için kaleden ihraçları emrolunan Çepniler;den eğer Erciş, Ahlat, Bitlis ve Adilcevaz kalelerinde kalmış olanlar varsa onların da bulundukları kalelerden çıkarılmaları.

KIZILBAŞ HARBİ ve ÇEPNİLER

Yazıldı.
Erciş beği âdemisi Mehmed’e virildi. Fî 28 Rebî‘u’l-âhır, sene: 976, Belge No: 2281 (M.D.)
Van beğlerbeğisine hüküm ki:
Erciş Sancağı Beği Mehmed mektûb gönderüp; “Kal‘a-i Erciş serhadd-i vilâyet olup sâbıkâ Kızılbaş muhârebesinde kal‘a-i mezbûrenün alınduğunı sebeb Çanikli tâyifesi olmağla emr-i şerîf vârid olup cümlesi ref‘ olunmışlardı. Yine Canikli’den ve şehirlüden narin kal‘ada ve garide nice dirliğe geçmiş kimesneler vardur.” diyü bildürmeğin kal‘a-i mezbûrede olan Çepni tâyifesi ihrac olunmasın emridüp buyurdum ki:
Varıcak, min-ba‘d emrüme mugâyir mezkûr kal‘ada Çepni tâyifesinden bir ferd komayup cümlesin ihrâc idüp yirine âhar kimesne ta‘yîn eyleyesin. Emrüme mugâyir kal‘a içinde Çepni tâyifesin komayasın ve eger tâyife-i mezbûreden Ahlat ve Erciş ve Van ve Bitlis ve Âdilcevâz kal‘aları’nda dahı kimesne var ise emrüm mûcebince anları dahı ihrâc idüp hılâf-ı emr kimesneye iş itdürmeyesin.
(1)        1826’da Bektaşi tekkeleri kapatılınca bazısı idam edildi bazısı da öte
(*)        Çaldıran Savaşı Kastediliyor.


KIZILBAŞ’A TABİ DURAK BÖLGESİ
Basra Beylerbeyine: Serhadde yakın Kızılbaş’a tâbi Durak bölgesinin hâkimi Mirza Ali’nin Basra vilâyetinin zararı için kâfirle ittifak ettiği ve kendisine mukayyet olunması hakkında.
Yazıldı.
Çavuş-başısı Behrâm’a virildi. Fî 23 Şa‘bân sene: 967, Belge No: 1143 (M.D.)
Basra beglerbegisine hüküm ki:
Mektûb gönderüp vilâyet-i mezbûre serhaddine karîb Kızılbaşa tâbi‘ Durak nâm memleketün hâkimi olan Mîrzâ Ali, bu vilâyetün üzerine gelüp fesâd ü hasâret itmek içün kâfir ile kavl ü karâr idüp ve mezbûr: “Şimdi dahı ben sizünle eyledüğüm kavl ü karâr üzerindeyim. Niçün Basra’nun üzerine gelmedünüz?” diyü kâfire tekrar mektûb gönderüp fikr-i fâsidi bu vilâyetün üzerine deryâdan kâfir gelüp ve kendü dahı mu‘âvin olup Memâlik-i mahrûse’ye zarar irişdürmekdür. Eger def‘ine çâre olmaz ise vilâyete küllî zarar olmak mukarrerdür ve deryâ üzerinde dahı kâfir gemileri gelüp âyende vü revendeyi rencîde iderler; iskeleler münsedd olmışdur...


EHLİ SÜNNETTEN OLMAYAN IŞIKLARIN
MEN EDİLMESİ
Varna kadısına ve Emval Nâzırı olan Mehmed’e: Tekkelerde Ehl-i Sünnet’ten olmayan Işıkların men edilmesine dair.
Yazıldı.
Za‘im Mehmed’ün âdemi Mustafa’ya virildi. Fî 10 Safer sene: 967, Belge No: 473 (M.D.)
Varna kadîsına ve ze‘âmet tasarruf iden Nâzır-ı Emvâl olan Mehmed’e hüküm ki:
Hâliyâ taht-ı kazâda olan tekyelerde ba‘zı ehl-i bid‘at Işıklar cem‘iyyet üzre olup dalâlet ile fesâd ü şenâ‘atden hâlî olmadukları istimâ‘ olındı.
İmdi, bundan akdem Memâlik-i mahrûse’mde Ehl-i Sünnet ve Cemâ‘at şi‘ârı üzre olmayup bid‘at ü dalâlet üzre olan Işıklarun men‘i içün ahkâm-ı şerîfe irsâl olınmışdı. İmdi, ol emr-i hümâyûnum kemâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:
Vardukda, bu husûsa dikkat ü ihtimâm ile mukayyed olup kazâ’-i mezbûrda anun gibi tekyelerde Ehl-i Sünnet ve Cemâ‘at Mezhebi üzre olmayup bid‘at ü dalâlet ve hilâf-ı Şer‘ vaz‘ üzre olan Işıkları men‘u def‘ eyleyesin. Hilâf-ı Şer‘ kimesneye iş itdürmeyesin. Memnû‘ olmayanları ismi ve resmi ile yazup arz idesin. Sonra anlar hakkında emr-i celîlü’l-kadrüm ne vechile sâdır olursa mûcebi ile amel idesin. Ammâ bu bahâne ile kendü hâlinde salâh üzre olan kimesnelere hilâf-ı Şer‘ dahl ü tecâh üzre olan kimesnelere hilâf-ı Şer‘ dahl ü tecâvüz olınmakdan ve kimesneden bu bahâne ile ahz ü celb olmakdan ziyâde hazer idüp tamâm hakk üzre olasın.


SARI SALTUK TÜRBESİ
Varna Kadısına: Keligra Hisarındaki Sarı Saltık Zâviyesi ışık tâifesinin Ehl-i Sünnet’ten olup olmadığının bildirilmesine dair.
Yazıldı.
Za‘im Mehmed Çelebî’nün-oğlu Mustafa’ya virildi. Fî 10 Safer sene: 967, Belge No: 418 (M.D.)
Varna kâdîsına hüküm ki:
Kasaba-i Balçık nâ’ibinün imzâsiyle Südde-i sa‘âdet’üme sûret-i sicil sunılup taht-ı kazâna tâbi‘ Kelgra nâm hisârda vâkı‘ olan Sarı Saltuk zâviyesinde ışık tâ’ifesinden Mehmet nâm kimesne Şer‘-i Şerîfe ve dîn-i İslâm’a muhâlif ba‘zı kelimât itdüğin bildürmi. İmdi, bundan akdem Memâlik-i mahrûse’me hükm-i şerîfüm gönderilüp anun gibi zâviyelerde Şer‘-i Şerîfe mugâyir ehl-i bid‘at olan Işık tâ’ifesin komayasın diyü buyurılmışdı. Eyle olsa buyurdum ki:
Varıcak, bu husûsa mukayyed olup göresin; mezkûr ışığun arz olınduğı üzre Şer‘a muhâlif kelimât itdüği vâkı‘ midür, ne makule kimesnedür?Andan gayrı zikr olınan zâviyede sâkin olanlar ehl-i bid‘at ışık tâ’ifesi midür, yohsa Ehl-i Sünnet cemâ‘at kendü hallerinde midür, nicedür? Yazup bildüresiz.


İÇKİ YAPAN IŞIKLARIN SÜRGÜNÜ
Varna kadısına: Tekkeleri etrafına üzüm dikip içki yapan Işıklar’ın İstanbul’a gönderilmeleri hakkında.
Yazıldı.
Mezbûr Mehmed Çelebî’ye virildi. Fî Rebî‘u’l-evvel sene: 968 Belge, No: 1644 (M.D.)
Varna kâdîsına hüküm ki:
Hâliyâ Za‘îm Mehmed ile mektûb gönderüp Varna kazâsına tâbi‘ Sebve (?) nâm mevzı‘da Akyazılu Baba Tekyesi’nde sâkin olan eşkıyâlarun ahvâli emr-i şerîf mûcebince teftîş olındukda zikr olınan kimesneye karîb olan kurâ ahâlîsinden niçe Müslimânlar tekye-i mezbûreye serhad begleri hıdmet içün vâfir kullar gönderüp zikr olınan kullar tekyenün etrâfında bağlar diküp ve üzüm sıkup hamr idüp fısk u fücûrdan hâlî olmaduklarından gyarı, gelen levendâta hamr diyüp satup niçe fesâda sebeb olur diyü haber virdüklerinden mâ‘adâ, tekye-i mezbûrede Ehl-i Sünnet ve Cemâ‘at vaz‘ı üzre olan dervîler dahı vech-i meşrûh üzre haber virüp ale’l-husûs içlerinden Karaca Ali nâm ışık harâm-zâde olup cem‘î-i zamânda fesâddan hâlî olmayup ehl-i fesâd olmağın te’dîb olınup birkaç günden sonra pervâne ve birkaç ışık ile tekyenün şeyhi kul tâ’ifesinden olmak gerek diyü fâcir kullar ile ittifâk idüp ahâlî-i tekye-i mezbûre emr-i riyaseti mezbûra bıragup küllî fesâda bâ’is olmışdur diyü arz itdüği ecilden buyurdum ki:
Mezbûrları yarar âdemlere koşup Südde-i sa‘âdet’üme gönderesin.


TEKKELERDE IŞIKLARIN YOK EDİLMESİ
Varna Kadısına ve Emval Nâzırı Mehmed’e: Tekkelerde Ehl-i Sünnet’ten olmayan Işıkların men edilmesine dair.
Yazıldı.
Za‘îm Mehmed’ün âdemi Mustafa’ya virildi. Fî 10 Safer sene: 967, Belge No: 473 (M.D.)
Varna kâdîsına ve ze‘âmet tasarruf iden Nâzır-ı Emvâl olan Mehmed’e hüküm ki:
Hâliyâ taht-ı kazânda olan tekyelerde ba‘zı ehl-i bid‘at ışıklar cem‘iyyet üzre olup dalâlet ile fesâd ü şenâ‘atden hâlî olmadukları istimâ‘ olındı.
İmdi, bundan akdem Memâlik-i mahrûse’mde Ehl-i Sünnet ve Cemâ‘at şi‘ârı üzre olmayup bid‘at ü dalâlet üzre olan Işıklarun men‘i içün ahkâm-ı şerîfe irsâl olınmışdı. İmdi, ol emr-i hümâyûnum kemâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:
Vardukda, bu husûsa dikkat ü ihtimâm ile mukayyed olup kazâ’-i mezbûrda anun gibi tekyelerde Ehl-i Sünnet ve Cemâ‘at Mezhebi üzre olmayup bid‘at ü dalâlet ve hilâf-ı Şer‘ vaz‘ üzre olan Işıkları men‘u def‘ eyleyesin. Memnû‘ olmayanları ismi ve resmi ile yazup arz idesin. Sonra anlar hakkında emr-i celîlü’l-kadrüm ne vechile sâdır olursa mûcebi ile amel idesin. Ammâ bu bahâne ile kendü hâlinde salâh üzre olan kimesnelere hilâf-ı Şer‘ dahl ü tecâvüz olınmakdtan ve kimesneden bu bahâne ile ahz ü celb olmakdan ziyâde hazer idüp tamâm hakk üzre olasın.


KIZILBAŞ ve GÜRCÜLER HAKKINDA BİLGİ
Erzurum beylerbeyine: Kızılbaş ve Gürcü taraflarının durumlarının araştırılıp alınacak malûmatın bildirilmesine dair.
Yazıldı.
Bekir Çavuş’a virildi. Fî 29 Muharrem sene: 967, Belge No: 477 (M.D.)
Erzurum beglerbegisine hüküm ki:
Hâliyâ Kızılbaş ve Gürci taraflarınun ahvâli ma‘lûm olmak lâzım olmağın buyurdum ki:
Vusûl buldukda, bu bâbda dâ’imâ mukayyed olup, Kızılbaş cânibinün evzâ‘ u etvârı ve fikr ü firâsetleri ve Gürci taraflarınun evzâ‘ u etvârı hareket ü sükûnları ahvâli her ne yüzten ise her cânibün vâkıf olduğun ahbârın mufassal yazup mezbûr ile Südd-i sa‘âdet’üme bildürüp min-ba‘d dahı her cânibe yarar mu‘temedün-aleyh âdemler gönderüp eger Kızılbaş tarafınun ve ol firâr iden usâtun ve Gürci ve Gürci câniblerinün ahvâl ü etvârların ve fikr ü firâsetlerin ve bi’l-cümle evzâ‘ ve sâ’ir cumhûr-ı umûrın tetebbu‘ u tecessüs idüp ma‘lûm idinüp dahı ale’t-tevâlî Südde-i sa‘âdet’üme i’lâmdan hâlî olmayasın.


ELBİSTAN ve DERENDE’DEKİ
KIZILBAŞ EŞKİYALAR
Darende ve Elbistan arasındaki dağ ve bellerde harâmilik yaptıkları ve halka zulmettikleri bildirilen Şerfbeli diye meşhur Murad ve Veled ile yandaşlarının her ne şekilde mümkün olabiliyorsa olsun mutlaka yakalanarak teftiş olunmaları ve üzerlerine sâbit olan haklar alınıp sahiplerine verildikten sonra durumlarının sûret-î sicilleri ile arzedilmesi.
Yazıldı.
Rûm Nâzırı Monlâ Alî’nün âdemisi Hamza’ya virildi. Fî 5 Muharrem, sene: 976, Belge No: 1590 (M.D.)
Zülkadirlü beğlerbeğisine ve Elbistân kâdîsına hüküm ki:
Haliyâ Derende kâdîsı mektûb gönderüp; “Kazâ-i Elbistân’da Çopur deresi nâm mevzı‘da Şerefbeğlü dimekle ma‘rûf kimesnelerden Murâd ve Veled nâm kimesneler Dulkadirlü’nün eşkıyâsından olup Kızılbaş mezhende olup harâmîler olup Derende ve Elbistân mâbeynide Tabkır ve Osmânmeşhed ve Yarımcatağı nâm billerde harâmîlık idüp katl-i nefs eyleyüp müslimânlarun mâlların gâret idüp on beş-yiğirmi nefer eşkıyâ ile Derende’ye gelüp müslimânlarun avretlerin çeküp cebr ile atların ve katırların alup defe’âtle haklarından emr-i şerîf gönderilüp itâ‘at-i şer‘ itmeyüp müslimânlarun hâlleri dîger-gûn olup nice fukarâ zulmlerinden terk-i diyâr itdükleri ecilden küreğe konılmaları içün emr-i şerîf ınâyet oluna.” diyü arzitmeğin buyurdum ki:
Vusûl buldukda, mezbûrları her ne tarîkla mümkin ise elegetürü dahı anun gibi gelüp da‘vâ-yı hakk ider kimesne var ise bir def‘a şer‘le faslolunmış olmayup ve on beş yıl bilâ-özr-i şer‘î terkolmayan kazıyyelerin husamâ muvâcehesinde muktezâ-yı şer‘-ı kavîm üzre teftîş ü tefahhus idüp erbâb-ı hukûkun şer‘le sâbit ü müteveccih olan hakların bî-kusûr ashâbına alıvirdükden sonra ahvâllerin yazup sûret-i sicilleriyle Bâb-ı Sa‘âdet-me’âbum’a arzeyleyesiz.


KIZILBAŞ VİLAYETİNE KAÇANLAR
Erzurum Beylerbeyine: Kızılbaş(*) vilâyetine kaçarlarken tutulan levendlerin haklarından gelinmesi hakkında.
mü’s sebt fî 17 Zi’l ka‘de sene 967 <09.08.1560>
Yazıldı.
Beglerbegiye hıdmet iden Abdüsselâm’a virildi. Fî 19 Zi’l-ka‘de sene: 967, Belge No: 1422 (M.D.)
Giderler iken serhadde tutılup kal‘a-i Erzurum’da habs olındukların ve iki neferi fevt olduğın bildürdüğün ecilden mezbûrlarun dahı haklarından gelinmek emr idüp buyurdum ki:
Erzurum beglerbeğisine hüküm ki:
Hâliyâ mektûb gönderüp Amâsiyye ve Tokat ve Çorum levendlerinden yigirmi nefer kimesne Kızılbaş vilâyetine kaçup Emrüm üzre haklarından gelinüp emrüm yirine varduğın yazup Südde-i sa‘âdet’üme arz eyleyesin.
(1)        1826’da Bektaşi tekkeleri kapatılınca bazısı idam edildi bazısı da öte
(*)        Kızılbaş vilayeti: O yıllarda İran’da kurulan Safevi Devleti kastediliyor.


KIZILBAŞ HARBİNE KATILIP İDAM EDİLMEK İÇİN
ARANAN SUÇLUNUN SAKLANMASI
Babası Irakayn Seferi’nde Kızılbaş’a esir düşüp katledilen ve kendisi de kaçarak Diyarbakır’da dokuz yıl kaldıktan sonra idam edilmek maksadıyla çeşitli gerekçeler öne sürülerek Yukarı Cânib’den taleb olunan Yadigâr oğlu Yadigâr Mehmed tekrar taleb olunursa buralarda öyle bir şahıs olmadığı yolunda cevap verilmesi ve çoluk çocuğuyla bu taraflara göçmek isterse kendisine mâni olunmaması.
Yazıldı.
Belge No: 874 (M.D.)
Diyârbekir beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Dökmecibaşı olan Yâdigâr’un oğlı Yâdigâr Mehmed nâm kimesne Südde-i Sa‘âdetüm’e arz-ı hâl sunup; “babası Yâdigâr Irâkayn Seferi’nde Kızılbaş’a esîr olup sonra siyâseten kaltolunup mezbûr dahı esîr olup ba‘de içün taleb eyledükde firâr eyleyüp Diyârbekir’e gelüp tokuz yıl anda olup kande olduğı ma‘lûmları olmağla katleylemek içün Yukaru Cânib’den; “Esbâb ü altun virildi; metâ‘ u kürk almağıçün.” diyü bahâne olunup taleb olunduğın” bildürüp istid‘â-yı âtıfet eylemeğin buyurdum ki:
Vusûl buldukda, mezbûr ehl ü ıyâli ile ol cânibden göçpü bu taraflara gelmek istedükde dahlitdürmeyüp mâni olmayasın. Anun gibi Yukaru Cânib’den taleb olundukda; “Ol asıl âdem bunda yokdur.” diyü cevâb viresin.


BUDAKÖZÜ, YÜZDEPARE VE HÜSEYİNABAT
KAZALARINDAKİ KIZILBAŞLAR’IN SORUŞTURULMASI
Budaközü, Yüzdepâre ve Hüseyinâbâd kazâlarında haklarında Kızılbaş ve ehl-i fesad oldukları için yakalanıp teftiş edilmeleri hususunda daha önce hükm-i şerif çıkartılan ancak yakalanamadıkları duyulan şahısların yakalanması ve haklarındaki iddiaların doğru olup olmadığının vilâyet ayânından da soruşturularak Südde-i bildirilmesi.
Yazıldı.
Mezbûrun âdemisi Osmân’a virildi. Fî 27 Ra., sene: 979, Belge No: 880 (M.D.)
Çerkeş beğine, Budaközi ve Yüzdepâre ve Hüseyin-âbâd kâdîlarına hüküm ki:
Şâh Hüseyin ve oğlı Mehmed ve Pîrkulu ve Hasan ve Hüseyin ve Şâhkulu ve Şâhidürrahmân ve Eryitdi ve Velî ve Şâh-Alî ve Sevindük ve Şeyhî nâm kimesneler Kızılbaş ve ehl-i fesâd olup birkaç def‘a ahvâlleri görilüp Südde-i Sa‘âdet’e fesâd ü şenâ‘atleri arzolunup haklarından gelinmesine ahkâm virilmişken girü elegelmeyüp her dâyim müslimânlarun mâl ü menâllerin gâret idüp ehl ü ıyâllerine tecâvüzden hâlî ollmadukları Südde-i Sa‘âdetüm’de istimâ‘ olunmağın buyurdum ki:
Vardukda göresiz; mezbûrlar anun gibi fesâd ü ilhâd üzre oldukları sâbit ü zâhir olup vech-i meşrûh üzre arzolunup haklarından gelinmesine ahkâm-ı şerîfe vârid olup girü zabta kâbil olmadukları vâkı‘ ise mezbûrları buldurması lâzim olanlara buldurup elegetürüp dahı ne makûle fesâdları sâbit olmışdur ve ilhâd üzre oldukları mukarrer midür ve a‘yân-ı vilâyet haklarında ne dir; mufassal ü meşrûh yazup arzeyleyesiz.

HALKIN “KIZILBAŞ GELDİ”
DİYE KORKUTULMASI
Yaylaktan Ahlat’a geldiklerinde “Kızılbaş geldi” diyerek halkı kaçırtıp mallarını ve davarlarını yağmalayan İstiroki tâifesinden Van’da yakalanıp hapsedilen yirmi kişinin siyaset olunması.
Yazıldı.
Kethusâdısan virildi. Fî 24 Rebî‘u’l-âhır, sene: 976, Belge No: 2261 (M.D.)
Van beğlerbeğisine hüküm ki:
Mektûb gönderüp; “Diyârbekir’e müte‘allik havâss-ı hümâyûndan İstiroki tâyifesi dimekle ma‘rûf Ekrâd ulusı yaylakdan dönüp Ahlat nâhıyesine geldüklerinde re‘âyâya; “Kızılbaş geldi.” diyü havf virüp re‘âyâ mâlların ve tavarların bırağup firâr idüp tâyife-i mezbûre ol firâr iden re‘âyânun mâl ü esbâbların gâret idüp re‘âyâ dahı nefs-i Bitlis’e varınca birbirin ürküdüp vilâyete küllî fetret solup Bitlis Beği Haydar dâme ızzühû Bitlis ağası ve kul tâyisefesiyle re‘âyâyı teskîn itdürüp ehl-i fesâd olan Ekrâd’dan yiğirmi neferi eligetürilüp Bitlis Kal‘ası’nda habsolunmışlardur.” diyü mîr-i müşârun-ileyh i‘lâm itdüğin” bildürmişsin. İmdi; zikrolunan ehl-i fesâddan elegirüp habsolanlara siyâset olunmasın emridüp buyurdum ki:
Vusûl buldukda, emrüm üzre ol habsolunan ehl-i fesâd ü şenâ‘atlere siyâset idüp ve emrüm yirine varduğın yazup bildüresin