16. ve 17. y.y.larda osmanlı devleti tarih kitaplarında başarıyla anlatılsada, halk açlık ve isyanların içerisindeydi. Osmanlı dışta geliştikçe içteki isyanlarda gün be gün büyümekteydi. Celali isyanları ( taşra isyanı ) yada kızılbaş ayaklanması olarak bilinen halk ayaklanması bu isyanların en büyüğüdür. Halk ağır vergilerin altında ezilmekte buna karşın beyler verğileri katlayarak arttırmaktaydı. Çiftini çubuğunu bırakan dağlara çıkar ve padişah ve saltanatındakilerle çatışır olmuştu. İşte bunlara çift bozan denmekteydi. Çift bozanlar ve diğer isyankarlar dağlarda üçerli beşerli gruplar halinde varlıklarını devam ettirirken bu dönemde tarih sahnesine çıkan Köroğlu birçok isyancıyı birleştirmiş ve Sivas ile bugünki Tokat arasındaki Çamlıbel denilen yerde bir ordugah kurmuştur. Orada ipek yolu ve baharat yolu üzerinden geçen binlerce kervana seferler düzenlemiş ve gücnü katlayarak ününe ün katmıştır.
Nesimi'nin yüzülmesi, Pirsıltanın asılması gibi olaylar aslında Köroğlunun Padişah ile asıl savaşının sebebidir. Alevi isyanlarına bizzat katılarak Adeta Padişahtan öc alma ve kanın yerine kan alma prensibine uymuştur.Savaşçı kişiliğinin yadında Köroğlunun birde şair kişiliği vardır ki, onu yüzyıllardır yaşatan da kaçınılmaz bu yanıdır. Büyük bir şair ve halk kahramanı olarak ünü Gürcistana,Azerbaycan'dan, İran'a, tüm Anadolu ve Avrupaya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.Tarihte iki büyük yanılgı vardır. Birincisi Köroğlunun şair ve savaşçı olarak farklı kişiler olduğunun söylenmesi, Kaldıki bu çok saçma bir inanış. Savaşmayan bir kimsenin o dönemde bu şiirleri yazması ne mümkündür? İkinci büyük yanılgı ise Boluda yaşadığının söylenmesi. Köroğlu Sivasta doğmuş ve bu topraklarda mücadele vermiştir. Yalnız babasının gözünü kör ettiren Bolu Bey adının bolu olmasından dolayı zamanla Bolu Beyi olarak anılmaya başlamıştır. Halbuki dönemde boluda Köroğlunun Adı dahi duyulmamıştır.
Köroğlunun bilindik öyküsün kıssa bir özeti ise şöyledir;
Atlara çok meraklı olan ve padişaha hediye olarak gönderdiği atlarıyla meşur olan Bolu Paşa Padişaha yine bir at göndermek için Emrindeki askerlere iyi bir seyis bulmalarını emreder. O dönemde de Atların dilinden anlayan, onları adeta kardeşi evladı gibi gören koca yusuf namıyla anılan bir zaat askerlerin kulağına gider. Koca Yusuf'u Bolu paşa iyi tanırdı. Gençliğinden beri Bolu Paşaya hizmet eder atların en güzellerini yetiştirirdi. Koca yusufun babası Ali öldükten sonra ona en değerli mesleğini bırakmış ve bu yeteneğini bilgisiyle yoğuran Koca yusuf adeta Atların şahı gibiydi. Hatta insanlar bazen onu bir aygırın doğurduğunu bile söylerlermiş. Askerler Koca Yusuftan iyi bir seyis olmadığını görünce yine Koca Yusufu alıp Beyin karşısına çıkarmışlar. Bey ve Koca Yusuf kucaklaşmış ve durumu Bolu Paşa Yusufa anlatmış. 40 gün izin isteyen Yusuf Yollara düşmüş. Bütün Anadoluyu hatta frengistana kadar aramış, taramış ama görülmedik bir at bulamamış. Takati kesilipte geri dönerken bir cılız tay görmüş ve sevinçle Bolu paşaya götürmüş. Bolu paşada kendisiyle alay edildiğini düşünerek yanındaki yaverlerininde sözleriyle hiddetlenerek iki gözüne mil çektirmiş ve Babasının gözlerine mil çekilen Köroğlu yüzyıllarca anlatılacak bir serüveni başlatır.
Köroğlu sadece Bolu Paşa değil Ordusu büyüdükçe tüm Osmanlı'ya savaşır olmuş ve büyük isyancıların liderlerini bünyesine almıştır. Buna Karstaki Kiziroğlu ve Celelali isyanlarının liderlerlerinden Celali Mehmet Beyde Dahildir.Namı Dört Diyara yayılan Köroğlu Hakkında binlerce rivayet ve hikayeler vardır. Aslından sapan ve gerçeklik arz etmeyen okadar rivayet vardırki bunlardan biride Köroğlu'nun Aşırı bir dindar hatta din alimi oldugunun söylenmesi gibi. Oysa Köroğlu hiçte anlatıldıgı gibi ateşte kalsa namazını bozmaz bir dindar değil aksine. Bektaşi'dir. Bektaşi Rivayetlerine göre ise Köroğlu Kırklara karışmış ve Atıyla birlikte sonsuzluğa erişmiştir.
At dedik te At yüzyıllardır Türklerin simgesi haline gelmiştir. Öyle ki At sayesinde ilk Çizmeyi, pantolon ve cekedi giyen toplumuz. Ata verilen değerin ise en iyi göstergesi ise kuşkusuz yine köroğludur. ''Gel Kıratım kulağını çekeyim, Eğileğimde iki dizini öpeyim...'' diyen köroğlu, At yiğidin gardaşıdır diyen atalarımızı doğrular niteliktedir.