Sarı Saltuk menkıbelerde en çok anlatılan pirlerden birisidir. Menkıbeler öylesine çok söylenmiş, yazıya geçirilmiştir ki, onun tarihsel kimliğini geri plana atmaya yetmiştir
Menkıbelerde her zaman olduğu gibi tarihsel çelişkiler iç içe bulunmaktadır. Gözlerden kaçmayacak bir gerçek Sarı Saltuk’un bir Horasan Ereni olarak Anadolu’ya 13. yüzyılın ortalarında geldiği, Anadolu’da diğer arkadaşları gibi Alevi kültürünün yayılmasını, yeşermesini, hoşgörüsünün benimsetilmesini, barış ve kardeşlik ortamında tüm insanların mutlu olması yönünde çalışmasıdır.
Sarı Saltuk’dan övgüyle söz eden birçok kaynak vardır. Kaynaklar, genellikle çelişkilidir. Tarihi kaynak diye gösterilen bazı bilgiler Hacı Bektaşı Veli Velayetnamesi’ne dayanılarak verilen menkıbelerdir. Kaynakların dışında Alevi Bektaşi şairlerinin nefeslerinde bolca övgüler vardır. 1475tarihlerinde yazıldığı sanılan Hızırname adlı eserinde Alevi şairi Muhyittin’in şiirinin bir yerinde Sarı Saltuk’dan şöyle söz edilmektedir.
“Geldi erenler cem ile gösterdiler uçtan uca
Taptuk Sarı Saltuk bile gösterip hep uçtan uca”
Sarı Saltuk’dan Hacı Bektaş Velayetnamesi’ne anlatılanların bir başka biçimiyle de Otman Baba Velayetnamesi’nden Sarı Saltuk’dan bahsedilmektedir.
Sarı Saltuk’un Anadolu’da bulunduğu dönem kargaşanın en yükseğe çıktığı, Selçukluların yıkılma sürecidir. Anadolu Selçuklu Devleti her ne kadar yıkılma sürecine girmiş olsa da, Anadolu’da yine çeşitli devletçikler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar uç beylerinin kendi adına kurdukları beyliklerdir..
Sarı Saltuk ismi ölümünden yıllar sonra bile Osmanlı topraklarında anılır olmuş. Unutulamamış, Osmanlı sultanları gittikleri her seferde onun ismiyle karşılaşır olmuşlar. İnsanların bedenleri yerine gönüllerini kazanan.Sari Saltuk, bu gönül kazanımlarının bu kadar büyüyeceğini, Avrupa topraklarında bu derece tutacağını belki de hesaba katmamıştı bile.
Adına söylenen menkıbeler öylesine ülkeyi sarmış ki, padişahların rüyalarına bile girer olmuş Sarı Saltuk. Bir menkıbede, İstanbul’un kuşatıldığı ama henüz alınamadığı dönemde Fatih devamlı düşünür, İstanbul’u alabilmenin formüllerini kafasında kurarmış. Bir gün bir rüya görür, kızıl saçlı, iri yarı, elinde bastonlu birisi karşısındadır. Karşısındaki kızıl saçlı, ona “Ben Sarı Saltuk’um” der. Ardından İstanbul’un anahtarlarını Sultan Mehmet’e teslim eder. Anahtarlardan birisinin Edirne’de kalacağını da söylemeyi unutmaz.
İstanbul’un kuşatılması sırasında Edirne’de bulunan Cem Sultan’ın kulağına da hep Sarı Saltuk fısıldanır. Genç Şehzadenin içini kemiren bu zat kimdir? Araştırılması ve adına da bir kitap yazılmasını Ebul Hayri Rumi adlı birisini görevlendirir. Ebul Hayri Rumi, topladığı bilgileri birleştirerek Saltukname adıyla bir eser ortaya koyar.
Ahmet Yesevi’den yüzyıl kadar sonra yaşadığı sanılan Sarı Salttık, Hacı Bektaş ve Mevlana ile hem çağdaş hem de yaşıtdaş olduğu gerçektir. Bu büyük evliyanın ölümüyle ilgili birçok bilgiler verilmektedir ki bu bilgiler diğer pirler için de aynı şekilde vardır. Ancak ortada kesin bir tarih söylenememektedir. Birkaç yıl ileri ya da geri olabilir, bunun fazlaca bir önemi olmasa gerek. “Sarı Saltuk’un Kuzey Anadolu ‘dan Üsküdar yolu ile bir Türkmen kafilesinin reisi olarak Dobruca ‘ya 1263-1264 tarihinde göçünün vuku bulduğu, günümüz tarih araştırıcılarının artık ittifakken kabul ettikleri bir husustur.”
Saltıık’un ölüm tarihiyle ilgili A. Baki Gölpınarlı, Berzali’den aldığı bilgi ışığında 1291 olarak, Zeki Veli Togan ise Yusuf al Nabhani’den yararlanarak Saltuk’un ölüm tarihini 1256-1257 olarak saptıyor. Machiel Kiel ise Sarı Saltuk’un ölüm tarihini 1300 olarak vermektedir.
Sarı Saltuk’un Horasan pirlerinin en büyüklerinden olduğu Rafizi ve Batini düşünceler taşıdığını, Anadolu ve Rumeli Aleviliğinin oluşumunda onun harcının büyük olduğunu kanıtlayacak birçok belge vardır. Onun katı bir Arap-Emevi Müslüman’ı gibi gösterme umarları boşunadır. 0, Anadolu pirlerinin olduğu kadar Müslüman’dır, Batıni’dir, Kızılbaş’tır, Rafızi´dir, Hetorotox’dur.
Sarı Saltuk’la ilgili bütün söylenenler, yazılanlar, tarihsel ve menkıbeyi kaynaklar San Saltuk’un en önemli bir Horasan Ereni olduğunu, kendisinin bilgilerle donanmış, iyi bir öğretmen, örgütleyici, iknacı olduğunu kanıtlamaktadır.
Sarı Saltuk’un tekkesi ve türbesinin Dobruca, Babadağı’nda olmasına karşın. Anadolu ve Balkanlar’da adına yapılmış birçok makamı vardır. Bunların bulunduğu bölge ve yerler şöyledir:
Anadolu’da:
Tunceli - Hozat, Akören Köyü
Diyarbakır - Kent Merkezi
Bor - Merkez
İznik - Merkez
İstanbul - Rumeli Feneri İçinde
Babaeski (Bulgaristan İşpulyla yok edildi)
Mostar - Yugoslavya
Ohri - Makedonya
Balkanlar’da:
Dobruca - Babadağ
Pes - Yugoslavya
Bivania - Isveç
Pezevina - Bohemya
Moskova 15