Seyyit Hüseyin oğlu Seyyit Süleyman’ın gösterdiği Mucize
Yer : Karer / Sağyan Köyü. Yıl: 1925. Seyyit Süleyman, Kiği merkezine bağlı Arik köyünün mezrasına taliplere gitmiş. Musa Buğur ve Bekçi Mehmet Seyit, Seyyit Süleyman’a derin bir sevgi ile bağlı dervişleridir. Gittiği her köye dervişleri ve kalabalık bir halk grubu kendisine refakat eder.
Kiği merkez’de Kemikan Aşiretine mensup Marangoz Ahmet Usta (Heme Muri) adındaki kişinin sanduka içinde altınları çalınıyor. Ahmet Usta altınlarla ilgili başvurduğu yerlerden bir sonuç alamıyor. Seyyit Süleyman’ın Arik Mezrasında olduğunu öğrenen Ahmet Usta doğru Seyyit’e gidiyor. Seyyit’e altınlarının çalındığını, bir hazinesinin kaybolduğunu söyler. ’’Ceddin inayeti ile bul’’ der. Seyyit bu teklife olumlu bakmaz. “ Beni ve ceddimi, dünya malı için kullanma.” Derse de cemaat hep birlikte ricada bulunur. Bunun üzerine Seyyit cemaati kıramayıp kabul etmek zorunda kalır.
Seyyit, kendisine refakat eden grupla Kiği’ye, Ahmet Usta’ya gider. Seyyit, Kiği Merkezde ikamet eden Hüso Siya (Kara Hüseyin) adındaki ustaya haber gönderir ve kendisi ile görüşmesini ister. Kara Hüseyin gelip Seyyitle görüşür. Seyyit ona “ Ona altınları sen götürdün getir.” der. Hüseyin çok şiddetli bir tepki gösterir. Seyyit “Gideceğim yere benimle gelir misin?” der. Kara Hüseyin buna razı olur.
Ertesi gün, Seyyit, Kara Hüseyin ve yüzlerce kişi ile Kiği’nin Ermeni Mahallesinin üstündeki Kerek Boğazındaki Ermeni yapısı köprüye giderler. Seyyit “ Köprünün ayağındaki şu taşı çıkarın.” der. Halk taşı çıkarıyor ve taşın arkasına yerleştirilen altın sandukasını çıkarır. İşte o zaman Kara Hüseyin, Seyyit’in ayaklarına kapanır. Kara Hüseyin, Seyyit’e talip oluyor. Seyyit Süleyman, Karlıova, Liçik Köyüne yakın Kavağan’da çığda ölüyor. Kara Hüseyin talip’liği sona eriyor. (196)
Seyyit Ahmet oğlu Seyyit Nuri’nin gösterdiği Mucize
Yer : Karer / Sağyan Köyü : 18. Yüzyılın sonlarında Karer bölgesinde hiçbir köyde Seyyit ailesi yoktur. Büyük Zeynel Ağa (Zeynele Kal) dede arıyor. Elazığ / Karakoçan ilçesi, Seymahmudan köyünde bulunan Seyyit Ahmet’in çocuklarından Kür Hüseyin, Seyyit Nuri, Seyyit Hasan ve Şah İsmail’i ikna ederek Karer’e getiriyor.
Zeynel Ağa, Darabi, Sütlüce Köyünde şu anda mevcut Tekke’nin bulunduğu yerde kendilerine bir ev inşa ediyor ve kimine göre 3 ay, kimine görede 5 ay sonra iki Evliya (197) sırdan geliyor ve Kur Hüseyin’in evini mesken ediniyor ve bu 2 Evliya halen söz konusu mekanda mevcutturlar. Takriben 20 veya 30 yıl sonra bu Seyyitlerden ortanca kardeşleri olan Seyyit Nuri’yi, bölgede bulunan Sağyan köyünde ki Hormek aşiretine bağlı bazı aileler kendi köylerine getiriyorlar. Daha önceleri Sağyan köyünde Feranlar, Kereşanlar, Sor Mehmedanlar ve Alıkan kabilelerinden insanlar yaşıyorlardu. Bunlar Seyyit Nuri’ye bir ev yaptırmak istiyorlar. Seyyit Nuri ise “ Nüfusum nerede yeşerirse orada ev yaptıracağım” diyor.
Seyyit Nuri’nin elinde dut ağacından yapılma kuru bir değnek varmış. Seyyit Nuri, değneği yere dikiyor. Ertesi gün sabahleyin köy halkı ile beraber diktiği kuru değneğe bakmaya geliyorlar. Geldiklerinde bakıyorlar ki kuru değnek, iki filiz halinde yeşermiş. Bunun üzerine Seyyit Nuri, yeşeren dut ağacının hemen arkasına ev yapıyor. Seyyit Nuri’nin bu mucizesi, Sağyan ve yöre halkı üzerinde büyük bir ilgi ve etki bırakıyor. Bir süre sonra Seyyit Nuri’nin evine evliya gelip yerleşiyor. O günden itibaren Sağyan’da Seyyit Nuri Tekkesi kuruluyor. Mucize sonucu yeşeren dut dalı, koca bir dut ağacı olarak halen Sağyan Tekkesi’nin kapısında duruyor. (198)
Seyyit Hüseyin oğlu Seyyit Süleyman’ın gösterdiği Mucize :
Yer: Karlıova / Şaruğ Köyü. Yıl : Aralık 1930. Seyyit Süleyman ve Seyyit Medin (Muhittin) Sevin kardeşler, Karlıova / Şaruğ Köyüne taliplere geliyorlar. Geceyi Hakife Lopık adlı bir talipte geçiriyorlar.
Şaruğ Köyü, Alevi ve Sünni vatandaşların bir arada yaşadığı bir köydür. Seyyit Süleyman’ın, Şaruğ’a geldiğini duyan Sünni vatandaşlar, Seyyit Süleyman’ın konuk olduğu eve akın ederler. Kendi aralarında “Alevilerin bir sihirbazı gelmiş, görelim nasıl sihirbazlık yapıyor?.”derler. Bu sözü Seyyit Süleyman’da duyar. Şaruğ Köyünün Sünni ağalarından, Levreş Ailesinden, Toru Ağa, Seyyit Süleyman’a “Eğer Seyyit isen, bu evin tavanını kaldır da görelim, sonra da sana inanalım” der.
Seyyit Süleyman, cemaate edep ile erkân çağrısı yaparak zikre başlıyor. Herkesin gözü, Acaba ne gibi marifetler gösterecek? Diye Seyyit Süleyman’dadır. Halkın çoğu, korku ve panik içerisindedir. Birden bakıyorlar ki evin tavanı kalkmış, gökyüzünde ki yıldızlar görünüyor. Kısa bir süre sonra evin tavanı tekrar yerine geliyor. Cemaatte büyük bir figan başlıyor. Levreş ailesinin ileri gelenleri olan Toro ve Hemo Ağalar bayılırlar. Bu kişiler ayıldıklarında Seyyit Süleyman’ın ayaklarına kapanırlar. Toro Ağa kendini af ettirmek için çok yakınıyor. Şaruğ halkı, Toro Ağayı af etmesi için Seyyit Süleyman’a ricada bulunuyorlar. Toro Ağanın niyazı üzerine Seyyit Süleyman onu bağışlıyor. Aynı evi bende gördüm, duvarları hala ayakta, ancak tavanı çökmüş vaziyettedir(199).
Seyyit Süleyman’ın gösterdiği Mucize
Yer : Karer / Sağyan Köyü. Yıl 1925. Seyyit Süleyman Sevin, babası Seyyit Hüseyin Sevin ile beraber kendi evlerinin bulunduğu köyün karşısındaki susuz yamaçta, toprağa bir söğüt dalı dikmek istiyorlar. Seyyit Süleyman’ın oğlu Seyyit Ali’de oradadır. Seyyit Hüseyin Sevin, oğlu Seyyit Ali Sevin’e dönerek “Oğlum, bu kurak yamaçta söğüt ve kavak gibi ağaçlar, susuz yaşayamaz.” diyor. Seyyit Süleyman Sevin babasına dönerek, “Baba sen himmet et, bir şeyler olur” diyor. Babası “Himmet Allah’tan olsun” diye cevap veriyor. Oğul Seyyit Ali Sevin, söğüt dalını kuru toprağa dikiyor ve söğüt dalı filizleniyor. Kuru yere dikilen söğüde daha sonra da hiç su verilmiyor. 2005 yılına gelmişiz, yeşerip gürleşen söğüt ağacı hala orada duruyor. Babam Seyyit Ali “Erenlerin nüfusuyla yetişen söğüt ağacı, bir mucize eseridir ” derdi